Sıcak bir yaz akşamı rakip güneyin sıcağıyla kavrulan Mersin şehrinin takımı Mersin İdman Yurdu. Maç saati bir gün sonra iş günü olması düşünülmemiş olmalı ki 22:00.
Ligler planlanırken bu tarihleri yazanlar acaba neyi düşünerek ağustos ayının şu sıcağına takvim ayarlamışlar diyerek ilk hafta maçı ve sensiz geçen günleri yad ederek oturduk televizyonun karşısına. Gerçi Mersin ve çevre illerde oturan Beşiktaşlılar da dün akşam muhtemelen televizyon karşısındaydılar. Bize ayrılan tribün bilet fiyatları 155 Türk Lirası olunca başka da şansları kalmıyor taraftarımızın.
Maç başladı 12. saniyede bize bu sene ki izleyeceğimiz Beşiktaş’ın çok farklı olacağını gösterdi sahadaki oyuncularımız. Evet yanlış değil 12. saniyede hemde deplasman da hızlı bir hücum ve verkaçlar ile kaleye ilk ve tehlikeli şutumuzu attık. 5. dakika olmuştu ki kaleye çektiğimiz şut sayısı 4’tü. (Geçen sene ilk yarılarda kaleye çektiğimiz çoğu maçta ki şut sayısından fazla olan rakam. )
Maç öncesi hafta içindeki yazımda belirtmiştim. Değişim çok bariz kendini fark ettirecek diye. İlk yarılarda gol bulan ve ısıran bir takım yaratmayı seviyor Şenol Güneş, ve bunları ceza sahası içinden deneyerek gol atma oranını yüksek tutmayı çok seviyor. Dakikalar 9’u gösterirken güzel paslaşmalar ve akıllı Oğuzhan son pasıyla Cenk Tosun skorda öne geçmemizi sağlıyordu. Fakat takım o kadar çok istekli ve arzuluydu ki televizyon başındakiler ve tribünde kendine yer bulmuş olan taraftarlar maçta daha çok şeyler olacağını anlamıştı.
Bizim sahada bulunan oyuncularımızın hatası yok muydu? Elbette ki vardı. İlk 20 dakika etrafına bakan pas veren Quaresma nedense top ezmeye başlamış, Ön libero Atiba tek başına kalmış, Oğuzhan ofansif anlamda mükemmele yakın fakat defansif anlamda katkısı neredeyse yok, Defans ikilisi Ersan ve Rhodolfo araya kaçabilecek oyuncuların olabileceği izlenimi veriyor derken Khalili ağzımıza adeta tıkıyor cümlelerimizi araya attığı top ile Nkoulma karşı karşıya kaldığı Tolga’yı geçerek eşitliği sağlıyordu.
İster istemez aklımıza deli sorular geliyordu. Tolgay Arslan sakatlanmamış olsaydı kimi keserdik. Oğuzhan mı? Quaresma mı? Tolgay oynasa dün akşamın yıldızı Oğuzhan olabilir miydi? Gomez fizik ve adaptasyon sorununu halledince Cenk Tosun mu kesilecek? Ya da çift forvete mi döneceğiz? İşte aklıma tam bu sorular takılırken Rhodolfo harika bir zamanlama ile topu alıyor Oğuzhan,Olcay ve Cenk üçlemesi ile 2-1 skorunu buluyorduk.
Devre arasına bu skorla girerken hemen başlıyorum kafamda ki soruları rafa kaldırmadan hızlı hızlı ikinci yarıyı oynamaya. Quaresma veya Töre çıkmalı ön liberoya Necip girmeli. Hani bu geçen sene düşündüklerimiz ama hep Pektemek’in oyuna girdiği ikinci yarı başlamak üzere ve tabela kalkıyor Quaresma out Necip in. Zaten başkası olamaz çünkü Pektemek İstanbul’da. Bu değişikliğe bağlı olarak ilk yarının basmayan ama sahanın yıldızı Oğuzhan’ın öne 10 numara pozisyonuna geçmesi ile oyun artık tamamen lehimize dönüyordu. Hani ilk maçımız olmasa bir kaçta Tolga hatası olmasa ben bu kadar geç skor bulacağımızı da düşünmüyordum. Bu mersin’i küçümsemeden kaynaklı değil elimizde ki aşçının neler istediğini bilmemden kaynaklanıyordu.
10 numara pozisyonuna geçen Oğuzhan 2 tane daha asist yaparak skoru 4-1 e getiriyordu. Sonrasında Tosic’in ilk haftası maç hatası ile 4-2 ama bu skorun bizi lider yapmadığını duyan Kerim’in 5-2 e getirmesiyle maça noktayı koyuyorduk. Nokta koyuyorduk ama bu bildiğimiz 3 noktaydı o kadar konuşulacak, tartışılacak ve üzerine koyulacak şeylerimiz var ki bunları bizden iyi görmüştür Şenol hoca.Zaten bizim Güneş’imiz dün akşam itibari ile Mersinden yüzünü gösterdi, darısı diğer maçlara.
Atlamadan Mario Gomez skor 4-1 olduktan sonra girdiği için hakkında tek kelime etmenin doğru olmadığını düşünüyorum. Form tuttuktan sonra konuşalım. Değişim üzerine yazımda bahsettiğim gibi bizler artık ilk yarıdan gollere ve ceza sahası içine kadar paslaşmalar ile son nokta temiz bitirilen vuruşlara alışmalıyız. Şimdiden iyi seyirler Güneş’i bekleyen kartal yürekli dostlar.EN BÜYÜK BEŞİKTAŞ…
Yakup ŞENEL / Beşiktaş Arena