Büyük Beşiktaş Taraftarı! İstanbul’da yaşayanlar bilir Kadıköy sanatsal etkinlikleriyle ön plana çıkan, tiyatro ve sinemaların yoğunca bulunduğu İstanbul’un en güzel semtlerinden biri. Hakkını vermem gerek, kategorizasyonu ”amatör” olan ama hiç de amatör olmayan nefis oyunlar izledim Kadıköy’de. Ancak son birkaç haftadır çekilmeye çalışılan, 60 milyon euro kadar yüksek bütçeli ve baya baya ” profesyonel” bir film yapım aşamasında Kadıköy’de. Konusu ne mi? Oturun anlatıyorum.
Sadece 5-6 hafta geriye gidiyoruz. Beşiktaş ligin ilk yarısını 41 gol 41 puan ve soğuk havada elleri kızıştıracak kadar keyif verici bir futbol ile lider tamamladı. İkinci yarı başlarken herkesin kafasında aynı soru vardı. Beşiktaş böyle devam edebilir mi? Tabi bazı algı oyunu yapmaya çalışan satılık kalemlerin deyimiyle çok atan mı az yiyen mi kazanacak diye de eklendi. Bazı mı dedim? Pardon. Oysaki az gol yiyen Fenerbahçe çok gol atan Beşiktaş’tan sadece 1 maç daha fazla gol yemeden maç bitirmişti. Yine çok gol atan Beşiktaş’ın ise 2 veya daha fazla gol ”atamadığı” maç sayısı Demirören’in Fenerbahçe’sinin 2 gol veya daha fazla gol ”atabildiği” maç sayısına eşitti neredeyse. Ancak Fenerbahçeli taraftarların ellerine takımlarının en hafif tabirle rezalet diye nitelendirebileceğim futboluna rağmen tutabilecekleri bir bayrak gerektiği için bu algı paketlendi evlere teslim edildi. Ta ki lig tekrar başlayana dek. Merak etmeyin filmin tamamını anlatmayacağım devam edelim.
Sonrasında ne mi oldu? Beşiktaş’ın maçları hava muhalefeti nedeniyle ertelenirken Fenerbahçe maçlarını oynamaya başladı. Doğrudur fikstürün belirlendiği gibi ilerlemesi son derece normaldir. Nitekim Beşiktaş taraftarı maçların belirtilen saatlerden birkaç saat önce oynatılsa zeminin ve havanın oynanabilir olabileceği üzerinde dururken federasyon gerekli açıklamayı yaparak maçların hava koşullarından ötürü değiştirilemeyeceğini belirtti. Ta ki kupada aynı hava muhalefeti nedeniyle maçların saatleri ve günlerini değiştirene dek. Tabi ki ülkemizdeki pis düzeni bildiğimiz için bunun başlangıç olduğunu biliyorduk.
Devam edelim. Sonrasında Fenerbahçe uzun bir bölüm pozisyon bile üretemediği Eskişehir deplasmanında, olmayan penaltı ile öne geçti, Topal’ın alması gereken kırmızı kartı Eskişehirsporlu bir oyuncunun gördü ve maçı kazandı. Bir sonraki hafta her maçta oyuncularından daha çok öne çıkmayı seven Hikmet Karaman’ın Kadıköy’deki Fenerbahçe deplasmanında en asistör oyuncusu sol beki Eren’i yedek bırakması, ligde 16 maç düzenli forma giyen stoperini yedek bırakması ve sadece 6 gün önce gole sevinirken kendini sakatlayan takımın en etkili oyuncusu Kweuke’nin sakatlandığından dolayı oynamaması ile zincir devam etti. Tüm bunlara rağmen Fenerbahjçe rezalet bir futbolla maçı zorlanarak 2-1 kazanırken medya algı çalışmalarını başlatmıştı.
Chapter 3. Psikolojik baskı! Beşiktaş lig sonuncusu Mersin ve tasını tarağını satılığa çıkarmış, motivasyonunu kaybetmiş, teknik direktörünün deyimiyle oyuncuların antrenmana bile çıkmak istemediği Trabzonspor ile oynayacağı eksik maçlardan dolayı büyük(!) bir psikolojik baskı altına girmiş. Doğrudur ne de olsa Beşiktaş kazanması çok zor iki maça çıkacaktı haklısınız (!) Nitekim Fenerbahçe, Beşiktaş henüz topa vuramadan 3. maçına çıktı ve Antalyaspor karşısında, yani başka bir deyişle ligin hücum ayakları biraz olsun iyi diyebileceğimiz takımı karşısında pozisyona giremeden maçı 4-2 kaybedene dek. Fenerbahçe’nin attığı tek maçta 2 golü gelişim olarak görebilirsiniz size de hak veriyorum ancak bir dakika! 2. golde çalınan penaltıda hakemin düşürüldüğünü düşündüğü Van Persie eliyle korneri gösterirken hakem penaltıyı çalıyordu. Bu maç sonunda Fenerbahçe Beşiktaş ile aynı sayıda gol yiyen ama Beşiktaş’ın neredeyse yarısı kadar gol atan bir takım halini almıştı. Artık Fenerbahçe taraftarının eline verilen savunma balonu patlamıştı. İsyan başlayacaktı ki Aziz Yıldırım maç sonrası konuşmasında Galatasaray’a sataşarak gündemi değiştirmeye çalıştı tabi ki. Medya da üstüne düşeni yine emir kabul etti ve uyguladı. Bu sırada Beşiktaş ise Gaziantepsor önünde resital sunmuş ve 4-0 kazanmıştı. Fenerbahçe taraftarı moral olarak tek kelimeyle çökmüştü. Sonra ne mi oldu?
Chapter 4. Tesadüfler! Fenerbahçe’nin bir sonraki hafta rakibi olan Kasımpaşa’nın bek oyuncusu hatalı bir kararla kırmızı kartla oyun dışı bırakıldı ve Fenerbahçe karşısında cezalı duruma düştü. Yetti mi? Tabi ki hayır. Fenerbahçe’nin yine puan kaybetmesi muhtemel bir sonraki deplasmanı olan Bursaspor’a seyircisiz oynama cezası verildi. Hem de bu ceza taraftardan ötürü verilemeyeceği için saha içi olaylarından ötürü verildi. Pardon hangi saha içi olay? Hakeme hırsız diye bağırmaları mı? Haklısınız.
Değerli Beşiktaşlılar. Senaryodan gördüğünüz üzere Kadıköy’de korku filmi çekiliyor. 3 hafta sonra galası var. Ancak yönetmen ve figüranlar film başlamadan fragmandan o kadar etkilendiler ki senaryoya suç, dram, komedi gibi unsurları ekliyorlar. Tff de haklı tabi filmi biraz olsun izlenir hale getirmeye çalışıyor! Gördüğünüz üzere bu noktada yönetimimize ve bize düşen görev bu filmi çekmeye çalışanlara başrol oyuncusnun kim olduğunu hatırlatmaktır. Takımımıza güvenin. Takımımız 16 maça daha çıkacak ve taraflı tarafsız herkes biliyorki bu maçların hepsinde futbol olarak net favoridir. Çocuklarımız, kardeşlerimiz, kahramanlarımız Şenol Güneş önderliğinde her maçı tek tek düşünüp bu korku filmini rakibin hiç uyanamayacağı bir kabusa çevirecekler. Algı yaratmaya çalışanlara inat umudunuzu asla yitirmeyin çünkü biz eze eze kazandıkça umutlarını onlar fazlasıyla yitiriyorlar. Şenol Güneş ile Güneş’li günler demiştik az demişiz. Güneş’li yıllar bizi bekliyor. Bu sene Beşiktaş eze eze şampiyon! Beşiktaşlı duygusallığı ile değil aklı başında severek!
Çağrı Asarlı / Beşiktaş Arena