Bir stattaki bir maçta herşey o maçın görsel şölenine dahil midir? Retorik sorusuna çok belirgin bir kesinlikle evet derim. Zaten taraftar gruplarının hazırladıkları tribün “Koreografi”lerinin amacı da bu değil midir?
Gelişen teknolojiler, buna bağlı olarak değişen yasalarla, bundan 15-20 yıl öncesinden daha farklı olanaklarla bu görsel şölene yeni unsurlar eklendi. Belki de bunların en önemlilerinden biri statta ya da Tv karşısında maç izlerken, farkında olmadan görsel hafızamıza kaydettiğimiz ve kaydettiğimiz görüntülerin kalitesine bağlı olarak da bizi rahatsız eden ya da etmeyen dijital reklam panoları var artık.
Reklam panoları da son 10-15 yılda ciddi bir evrim geçirdiler, bunda kuşkusuz inanılmaz bir hızla gelişen bilişim teknolojileri, led teknolojileri etc. çok büyük rol oynadılar, oynuyorlar da.. Artık statların olmazsa olmaz unsurları halindeler… Değişen yasalarla, sponsorluk ve reklam yasaları, hem futbola para akımında yeni alanlar açtılar, hem de maçların görsel aktarımına yeni öğeler kattılar.
Ancak bu teknolojik gelişmeleri, ki hiç biri ülke kültürümüz tarafından hayata sokulmuş değil ne yazık ki, ithal edip statlara monte ederek, reklam anlaşmalarını yaparak her şeyi halletmiş olup, görsel şölene yeni görsel süjeler katarak güzelleştirebiliyor muyuz? Bugün arka arkaya seyrettiğim Leicester ve Antalyaspor maçlarına bakarak, yine çok yüksek bir kesinlikle diyebilirim ki; Hayır! Neden? Çünkü bu reklam panolarına alınan reklamların görsel bir denge ve estetik birikimle hazırlanması gerek…! İşte bunu yapacak insan ülkede yok demeyeceğim, ama bunun farkında olan, burada estetik sonuçlar çıkmamasından rahatsız olabilecek kulüp yönetimleri, büyük bir kesinlikle yok! Kulüp yönetimleri ve yöneticilerinin %99.99’u “ben yaptım olducu”da ondan…
Bizim stadımızda ana sponsorumuzun logosunun stadyum cephelerine nasıl monte edildiğini görüp, ne kadar “tabelacı” mantığı ile çalışıldığının, benim gibi insanlar, farkında…Aynı “tabelacı” mantığının bu dijital-Led pano reklamlarında da devam edeceğinin bir habercisi bu logolar. Bu reklamların bu panolarda nasıl gösterileceğine, onların bir estetik değerinin varlığına, bunun uzantısında bu görsel şölene pozitif ve ya negatif katkı yapacağına karar verecek olan, muhtemelen bu konulardan çok uzak, ama yönetimden birine çok yakın biri olacak, bu kesin…
Bir başka bu anlamdaki ne yazık ki rezil örnek de koskoca İş Bankası’nın muhtemelen milyon dolarlar dökerek hazırlattığı, tv maç yayını öncesi istiklal marşı sırasında “tribünden aşağı doğru açılan devasa 3B Türk bayrağı ve zemine aynı 3B mantığı ile açılan İş Bankası bayrağı”…Bu reklamların hiç biri, ama hiç biri, 3B olarak ne tribünlere ne de sahaya uygun perspektifte değil…! Oysa bu reklamı hazırlattıkları şirket Ligdeki 16 takımın 16 stadına kamera açısında bunları çok kolaylıkla hazırlayabilirdi… Ama önce bunu görecek göz, farkına varacak akıl ve estetik birikim gerekli… İşte bu milyon dolarların döküldüğü bu reklamda bile yok bu… Bu reklamları hazırlamamıza olanak sağlayan bilgisayarları ve yazılımları da satın alıyoruz, ama beceremiyoruz, aynı Led-pano reklamları gibi…
Leicester ve Antalyaspor maçlarını ardı ardına seyrettiğimde bu aradaki uçurumu görmemek için kör olmam gerekti, değilim. Bu yazıyı okuduktan sonra bir daha önünüze gelecek ilk gelişmiş ülke maç yayınında bir süre bu Led-Pano reklamlarına daha dikkatli bakın, siz de göreceksiniz…
Reklam araçları ve yayınlarının estetik bir birikim, yaratıcılıkla ilişikisini anlamayan, ama yazıp konuşabilen insanların fikirleri beni zerre ilgilendirmiyor… Onlardan çok var ülke de, herhangi bir inşaatın yanından geçerek Mimar olan sayısı ülke de 75 milyon zaten(!)
Reklam bu boyutuyla da ülke olarak kendi kendimize “goy goy” yaptığımız bir mecra… Kendi kendimize ülkede reklam ödülleri dağıtıyoruz, uluslararası değeri sıfırın altında eksi beş yaratıcılıkla.. Hani estetik dil ve yaratılıcık evrenseldi?
Cengiz Altın / Beşiktaş Arena