Bütün takımlar borç batağında, çünkü çok kötü yönetiliyorlar. Hep günü kurtarmak adına “Boyalı Basın”a renkli malzeme verme telaşındalar. Öyle absürd bir sarmal ki, “çilek” yedikçe, ambülanslar “Nani.. Nani” diye sirenledikçe, birbirlerini daha fazla gaza getiren bir “Boyalı basın” ve “Renkli takımlar” var… Biri FFP’den ceza aldı, diğeri “hede hödö” diyerek UEFA’nın kendi “pisliği” ile uğraştığı süreçten de faydalanarak “erteleme” ile yırttı. Sadece FFP cezasından yırtmakla da kalmayıp, bi de 90 Milyon € parayı yırttı(!) Taşıma su ile çalışan değirmen (!)
Hiç kimsenin beğenmediği (!) bugünkü Beşiktaş Yönetimi ise bambaşka bir çizgide, ayağını yorganına uzatarak giderken, bugün “vay anasını” dedirten, dosta düşmana parmak ısırtan stadı yaparken, son 4 sezondur son haftalarda kaçırdığı Şampiyonluğu da “bu sene o sene” dediğimiz yılda aldı. Dahası başkan Fikret Orman 3 yıl sonu hedefi olarak borcu 100 Milyon Liraya çekeceğini deklare etti. Yapılamaz denen stadı yapan yönetimin bunu da başaracağına inanıyorum. Bu mantık ve anlayış sürdüğü sürece “La Liga hayaline Bundesliga kabusu…” daha bir kavranır hale gelecektir, bence!
Şimdi “Renklileri” daha da renklendirmek için bütün hayaller naklen yayın gelirlerinin yapılacak bir sonraki ihalesinde… Çok daha fazla paraya satma hayali… Eğer Salazar’ın üç F’sinin Futbolu ülkede “biri”leri tarafından her ne pahasına olursa olsunla hayata geçirilmeyecekse, Haziran 2017’de yapılacak yeni ihalede yapılacak maksimum artış %20’leri geçeceğini sanmıyorum. O artış da “para öğütme değirmenlerinin” dişlisinin yuvasını doldurmaz… Şu haliyle bile zaten izleyici için çok pahalı, yatırımcı için rantabl olmayan bir yatırım.
Birileri Premier Lig’in naklen yayın gelirlerine bakarak ağzını sulandırıyor, ama orası Premier lig her maçın “çakılı” oynandığı, dünyanın ilgisini çeken oyuncuların yer aldığı bir lig. Ki orada bile “yerli” taraftar için statlarda maç seyretmek çok pahalı olduğu için, hafta sonu Premier lig maçına gitmek yerine Almanyaya Dortmund maçına gidiyorlar, tuhaf ama gerçek!
Bizim “Süper” sıfatlı ligimiz ise bu yıl doluluk oranında, bugün medyada yer alan bir habere göre, Avrupanın en kötüsü olmuş. Altını çiziyorum, 47 milyon nüfusu olan İspanya ve 1.2 milyon nüfusu olan Estonya arasında tam 28 ülke var…! Ülkemizde Akhisar Belediyesi 1.897, Kasımpaşa 2.061, Başakşehir 2.801, Gençlerbirliği 2.668, Gaziantepspor 3.481, Rizespor 3.445, Kayserispor 3.826, Sivasspor 4.151, Osmanlıspor 4.562, Eskişehirspor 5.568, Mersin İdmanyurdu 6.019, Trabzonspor 8.812, Antalyaspor 8.685, Bursaspor 9.225, Beşiktaş 14.863, Konyaspor 15.469, Galatasaray 20.545 ve Fenerbahçe 31.334 (Kaynak: Sporx) ortalama seyirci sayısı ile sezonu kapatmış! Bu seyirci ortalamasına rağmen her takım, bizim cebimizden çıkacak paralar ile, devletin kendilerini 40 bin kişilik stat sahibi yapmalarını istiyor!!! Bu seyircisizliğe rağmen, artık seyirci yasaklarının bireysel olacağı vaadiyle pazarlanan ve sporda şiddetin önünü kesecek olan(!) Pasolig karmaşası yetmiyormuş gibi, her hafta kulüplere saha / tribün kapatma cezası yağdıran bir TFF var. Bir “uzağa tükürme yarışması” halinde seyreden transfer politikalarının sağlıklı(!) sürebilmesi için daha fazla para isteyen Kulüp yönetimleri… Bu rakamlara bakarak daha fazla “hampadan” gelir etmek isteyen yönetimlerin basit Aritmatik hesapları yapabileceğinden şüphe etmek gerekir, ama edilmiyor(!)
Futbol bir Endüstri, Evet! Ama bizde Endüstri falan değil, kimse kendini ve başkasını kandırmasın! Endüstri artı değer üreten ticari bir mekanizmadır. Bizde Futbol endüstrisi denen şey ancak ve ancak futbolun “dipsiz kuyusu” olabilir!
Ne kadar para koyarsan koy dolmaz. Süper ligde oynayan yaklaşık 384 futbolcunun 312’sinden daha fazla kazanan TV yorumcusu sıfatlı “komik”lerin sayısı, atıyorum, 50 kişi!!! Absürd falan değil, direkt abes!
Bir “renkli” borazan yorumculuk yaptığı kanalda “Zengin bir işadamına satın bu kulübüüü!!” diye naralar atmaya başladı epeydir. Bu birçok spor kulübü için “bu kulübün sahibi taraftarıdır” goy goy’unun sonunun başlangıcı…!
Cengiz Altın / Beşiktaş Arena