İlk yarı, deplasmandaki Liverpool maçı ile hemen hemen aynı olan bir oyunla geçildi ancak ilk yarıda hele hele Sosa yok iken ısrarla topu merkezden götürmemiz çok top kaybı yapmamıza sebep oldu. İlk yarıda olağanın dışında saydığım tam saha pres değilde orta sahanın hemen önünde yapılan pres idi. Herhâlde burda Atibanın olmaması tam saha preste arkada boşluk bırakılacağı görüşündeydi. Bence mantıklı ama bu pres kendi yarı sahanızda savunmaya dönerse problem yaratır nitekim ilk yarıda belli dönemlerde bu problemi yaşadık.
Bilic muhtemelen devre arasında ileride topu tutmamızı ve pas yapmamızı istedi. İkinci yarı başlar başlamaz Bilicin istediği oldu ve ilk yarıda çok etkisiz olan Gökhan Töre sahneye çıkıp Robben golü attı. 1-0 iken aslında 55. dakikaya kadar oyunu iyi yumuşattık. 55. dakikadan sonra taraftarında etkisiyle tempo çok arttı. Bu tempoda orta sahanızı Tolgay ve Oğuzhan ile tutarsanız çok çabuk orta sahanız geçilir. Atibanın yüksek tempo oyunu için ne kadar önemli olduğunu buradan anlayabiliriz. Veli ikinci yarı hiç gözükmedi ama çok koşmuştur nedeni iki kişilik koşması. 62. dakikada orta sahanın yumuşaklığından sebep defansın çok geriye yaslanması ve ardından Brugge golü gelmesi. Şimdi dedik ki Atiba neredesin?
Bilic golün ardından arkada boş alan buluruz düşüncesi ile Kerim – Oğuzhan değişikliği yaptı. Mantıklı olabilir ama bu tip maçlarda bence Pedro – Oğuzhan değişikliği yapıp Necibi Velinin yanına koyup daha sert bir orta saha yapısı oluşturulabilirdi. Ancak Brugge geliyor ama tehlikeli olamıyor 79. dakikada penaltı olmamış olsa muhtemelen maç 1-1 bitecek. Ancak olmadı Serdar rakibin karşısında sağlam durması gerekirken müdahale etti ve Gedoz penaltıyı çok iyi gösterdi. 2-1 olduktan sonra bizim açımızdan Kerimin şutundan başka pozisyon olmadı ama Brugge adına son dakika tur için büyük bir avantaj gelmişti ancak Ersan turu kurtardı diyebiliriz.
Ersan’ın müdahalesi bize turu getirecektir, İstanbul’da 80 bin kişi ile ben turu geçeceğimize eminim.
BeşiktaşArena / Sergen Nalçakar