Hafta içinde bolca dolaştı bu kavram sosyal medyada. Bu yüzden protokol müdürümüz Ahmet Ateş bile bu yüzden PFDK’ya sevk edildi, Çünkü biliyordu ki sahada görev adamlığına soyunacak çok iki ayaklılar vardı.
Maç günü saatler öncesinden olimpiyat stadyumuna vardık. Yağmur başlamıştı daha içeri girmeden sırılsıklam olduk. Zaten bizler değilmiydik “yağmurlu bir günde görenler” sevdamızı. İçeri girdiğimizde beni en çok batı tribününde görevini yapmak için beklentimin çok üzerinde olan taraftarımız şaşırttı.
Maç öncesi kadrolar açıklandığında ise şaşırdığım hiç bir değişik isim yoktu. Önemli olan Atiba yokken Oğuzhan’dan alacağımız verimdi. Oğuzhan’dan Atiba performansı beklemediğimiz için bize vereceği her olumlu katkı çok önem arz ediyordu yüzme havuzuna dönen sahada. İlk yarı rüzgarı da arkamıza almamıza rağmen bir türlü istenilen pozisyonlara giremiyorduk. ( Bilic döneminde ben büyük maçlarda pozisyon zenginliği yaşadığımız karşılaşma hatırlamıyorum.) Sahada rakibine vuran takımı kollayan bir görev adamı da varken işimiz iyice zorlaşacaktı ikinci yarı.
İkinci yarı başladığında sahada ki 2 görev adamından 3 numara olanı ilk önce Veli’ye faul yaptı. Forması olmayan görev adamı korneri verdi ve dönüşü gol oldu. O 3 numaralı görev adamı Veli’ye kornerde dirsek atarken formasız görev adamı faulu veriyor ama nedense kırmızıyı es geçiyordu. Derken orta alanda faulu abartan 3 numara devamında Veli’yi oyundan attıran pozisyonunda kahramanı oluyordu. Bu 3 numara sakatlanıp oyundan çıkarken yaptıklarına ise diyecek kelime bulamıyorum.
Görev damları görevini yaparken bizim hocamız ise gecenin görevini yapamayanı olarak geceye geçiyordu. Biz 10 kişiyiz oyundan Demba Ba , Sosa’yı almasını ve bunlara paralel İsmail’den forvet arkası denemesine hala bir anlam veremiyorum. Şimdi verilen ara var bunu iyi değerlendirip 18 maçta iyi puanlar ile bu yarışın favorisi bizi deme vaktidir. Ve asla büyük maçlarda korkmadan saldırarak rakibi yıkmak gerek formülünü ezberleme vaktidir sayın hocam.
Beşiktaşarena / Yakup Şenel