Yıl 2014 aylardan Eylül. İstanbul’da barajların doluluk oranı %19 sportif direktörümüzün istifa edeli 2 ay olmuş. Arsenal’e ecel terleri döktüreli ise sadece bir kaç gün. Lige Mersin galibiyeti ile başlamışız ve 1 haftalık ara var liglerde.
Sonra aylar ayları kovalarken İstanbul belki de hiç yaşamayacağı bir sonbahar ve beraberinde ki kış ayları ile şuan barajların doluluk seviyesini %97’ye getirdi. Beşiktaşımız ise ligde ve Avrupa’da yoluna devam etti. Bir ara o kadar güzel gidiyordu ki kim durdurabilirdi falan konuşulmaya başlandı. Taki sakatlıkların, cezalıların ve hakemlerin bir üçleme ile üzerimize gelmesiyle tökezlemeler başladı. Bu arada rakip takımlara da tanınan iltimasları bütün Türkiye görürken nasıl oluyorsa sahada ki ve ekran başında ki renkliler görmüyordu. Biz doğranırken de hep bir “sebepleri” vardı.
Bu hafta ligde ki rakibimiz Kasımpaşa. Onlarda lige Avrupa hedefiyle başladılar. Ama zaman geçtikçe İstanbul’un havası onları da ters tarafa itti ve kendilerini orta sıralardan da aşağıda buldular. Derken Şota gitti, yerine Hollandalı Sneijder’in köylüsü getirildi. Ne” tesadüftür” ki ilk maçı Hollandalı Sneijder’e karşı 2-0 öne geçip 3-2 kaybedecekleri karşılaşma olacaktı. O maçta sağ bek olan Veysel Sarı-Kırmızılı ekibe”yardımcı” olmak için ayağından gelen her şeyi yapıyordu.
Gel zaman git zaman Önder Özen Kasımpaşa’nın başına getirildi. Hemde Mehmet Aurelio ile beraber, Alın size malzeme eski dostlar Beşiktaş’ı üzmezler. Sahaya çıkmadan Önder Özen çok yiyen takım oldukları konusunda yorumlar yaparken bunun üzerine gideceklerini belirtiyordu. Sahaya çıktıklarında ise bu durum ne yazık ki gerçekleşmiyordu. Çünkü Önder Özen bizim başımızda hiç bir maçımıza çıkmadığı gibi Bilic’in taktik ve mental anlamda eksikliği dışında bir şeyini bilmiyordu. Mesela İlhan ve Barış ile başlamışsın stopere ama Bilic takımı 4-4-2 ile çıkarınca Demba Ba karşısında ikisi de bocaladı. Babel’i kanada atarak öldürdü ama Önder Özen orada Gökhan Töre’nin olmayışından yararlanmak istedi diye düşünüyorum. Ya da Sosa’nın kanatta ki verimliliğinin az olacağını düşündü. Gerçi A.Madrid ve Bayern Münih “işi bilmiyorlar” onlarda Sosa’yı kanat oynatıyorlardı.
Maçın 3. dakikasında oyunun rengini bizim sistemimize en çok uyan Sivok asistiyle Pektemek maçı bitirmiş, Geri kalan süre kalan 7 haftanın beklenmesi gereken süre olarak kaldı bizlere. Bu maçtan sonra “Sabret” kelimesini duymaya devam edeceğiz. Son 7 hafta kaldı “sabret” , Stadyum bitecek “sabret”…
Maçta verilen 2 kırmızı için ise tek kelimeyle şunu söylüyorum. Beşiktaş taraftarı olarak şaşırdık, Rakiplerimize ederi olan kırmızı kartlar verilince hepimizin ağzı açık kaldı. Galatasaray’da Salih’in Bir Veysel Sarı-Kırmızı olmayıp bu oyunun içinde olması gerektiği gibi oynadığı bir karşılaşmadan mağlubiyetle ayrılarak tahtı yeniden bize bırakması bu ligin son maça kadar taşınabileceğinin kanıtı olarak haftada yerini aldı.
Son olarak İstanbul’da mevsim ilkbahar barajlar dolu, Ligde zirveye kurulmuşuz. Yani su sorunu yok kazanılacak 7 karşılaşma var bunların 2 tanesi derbi. Hedef belli 7 maç 21 puan sonu mu? ŞAMPİYONLUK. Saldır Beşiktaşım.
Yakup ŞENEL / Beşiktaş Arena