Yeter Ki Sonu İyi Bitsin. Shakespeare’in okumanızı ısrarla önerdiğim, hedefe giden yolda vazgeçmemenin önemini ve zaferi getirdiğini anlatan kült eserlerinden. Bilic’in umudumuzu bizden alamazlar, savaşacağız gibi söylemlerinden yola çıkarak böyle bir giriş yapmak istedim.
Lakin futbol bambaşka bir Dünya. Bilic’in sözlerinde eksik olan bir parça vardı geldiğinden beri. Kazanmak. Zaten kimsenin Beşiktaş’tan umudunu sökmeye çalıştığı filan da yok halihazırda. Kendinizden başka. Divan kongresindeki değerli Beşiktaşlı(!) büyüklerimizin şampiyonluk yolunda neler yapılması gerektiğini anlatacağı yerde Galatasaray’ı övüp birnevi tutarsız bilgilerle moral vermesi, geçen sezon sonunda yönetimimizin o sırada henüz şampiyonluğu kazanmamış Fenerbahçe’nin şampiyonluğunu stadında kutlaması için ricada bulunması gibi şeylerden bahsediyorum. Biz onlara göre yeni nesil Beşiktaşlılar olarak ya bazı şeyleri anlayamıyoruz ya da fazlasıyla anlamsız şeyler yapıyorlar.
Maça geçecek olursak tek kelimeyle açıklamak mümkün. Rezalet. Evet biliyorum şampiyonluk yolunda önemli olan kazanmaktır diyenler de olacak ama bu iş böyle sonuna dek gitmez. Form grafiği ve temposu gitgide düşen, kopuk kopuk oynayan bir takım görmeye başladık sahada. Kötü oynarken de kazanmak iyidir tabi ki ancak bu bizde alışkanlık olmaya başladı. Töre’nin 3 haftadır çok formsuz olması, beklerin artık sıfıra kadar inen oyun katkısı üstüne bir de kaptan Tolga’nın kaleci hatası eklenince klasik bir Beşiktaş maçı daha izledik. Sahi galibiyetin keyfini çıkarabilen oldu mu?
Oyuncuların formsuz olmasını anlayabiliriz. İnsan bu sonuçta makine değil ancak Mersin maçında eleştirdiğim Bilic’in yine hamlesiz kalması nasıl açıklanabilir? 9 kişi kalmış rakip ne yaptı? Formasyonunu değiştirerek beklerini içe çekti ve 4 stoper ile oynadı. Önünde 3lü ortasaha bloğu ve tek forvet. Bu durumda ne yapılmalıydı? Kanat oyuncuları çizgiye yapışmalıydı. Bekler de aynı şekilde. Israrla ortadan hücum girişimi yapmanın anlamı nedir? 9 kişi rakibe 25 dakika tek bir pozisyon bulamamak ne ile açıklanabilir? Rakibin tek forvetinin kontrasından çekinerek ısrarla 2 stoperle oynamak nasıl açıklanır? Yedeklerde forvet yoksa Ertuğrul Sağlam’ın Bursa’yı şampiyon yaptığı sene yaptığı gibi bir stoperi hücuma göndermek ve sen orada kal demek bu kadar zor mudur? Ne düşünülerek yapılmamıştır? Penaltı olmasa bunun hesabı nasıl verilecekti? Tam 30 dk 9 kişi oynayan takıma pozisyon bulamamanın yüzde 80 sorumlusu teknik adamdır. Bilic taktiksel anlamda soru işaretleri bırakmaya devam ediyor.
Oynanacak Bursaspor maçına geçersek Rize kadar zor geçeceğini düşünmüyorum. Açık oynayan takımları Beşiktaş çok kolay abandone ediyor. İyi bir futbol ve bol gollü galibiyet bekliyorum. Bu sene bu kadar yaklaşmışken, stadyumsuz bir sezonda tarih yazma fırsatı varken daha sert eleştirmeden bir Beşiktaşlı iyimserliği ile maç maç bakmamız gerektiğini düşünüyor ve fikstürün iç karartıcılığına girmiyorum. Shakespeare’in dediği gibi Yeter ki sonu iyi bitsin.
Beşiktaş Arena / Çağrı Asarlı