Futbol dünyasından beklentim ülkenin geldiği genel seviyeye göre bir gelişim göstermesi. Hatta şöyle diyebilirim, göstermesiydi. En azından 3 yıl daha gösteremeyecekler.
Nereden mi biliyorum? Federasyon seçimlerinden.
Bu kadar öngörüde bulunabiliriz herhalde. Zira, benim istediğim gibi bir aday çıkmadı.
Nasıl bir aday beklerdim; belki T-REX gibi olabilir bu aday. Çünkü dünya yüzeyinde ilk görülen ataları bir köpek kadar olan bu hayvan, potansiyel avları evrim geçirip irileştikçe kendisi de irileşip 9 metrelik bir boya erişiyor. Sonrası tufan. Göktaşı çarpması, avların küçük olması nedeniyle tekrar ufalıyor ve bir kuş boyutlarına geliyor. Hatta tüyler geliştiriyor. Onları renklendiriyor. Yani durmuyor. Zaman neyi gerektiriyorsa, şartlar içinde en doğru olan neyse ona göre evrim geçiriyor.
Futbol dünyasında olup buradan beslenen insanların, yani tüm futbolcuların, teknik adamların, spor muhabirlerinin bugüne kadar olan sorunları görmezden gelmesi ve halen bu federasyonun yönetimine müdahil olmayı düşünmemesi ne garip. T-REX’ler futbol oynasa sanırım farklı davranırdı.
Futbolu yönetmekle, futbol dünyasında oluşan ekonomiyi yönetmek başka konulardır. Biz oynarız, oynatırız, yazarız yönetimden anlamayız diyemezsiniz. Çünkü bu adamlar böyle hodbinim davrandığı sürece oynayacak, oynatacak, yönetecek bir şey kalmayacak.
Yıldırım Demirören futbol adına neyi doğru yaptı ki bugüne kadar 14 kulüp destek oldu? Futbol takım sorumlusuyken mi inanılmaz transfer başarıları yakaladı. Altyapıdan çıkardığı ve dünyaya pazarladığı isimlerin ardı arkası mı kesilmedi? Ne yaptı peki, 8 yılda Beşiktaş’ın içini boşalttı. Hem maddi olarak hem manevi olarak. Beşiktaşlılık duruşu diye diye yaptığı tüm kabahatleri örtmeye çalıştı. Takımın başına geçirdiği hiçbir teknik adam umurunda değildi. Zaten o nedenle hangisi için “hocamızın arkasındayız” açıklaması yapsa en geç bir ay içinde gönderdi. Ertuğrul Sağlam’ın gidişini hatırlayın. Bir yenilgi nedeniyle arkasından iş çevirdi diye gitti Ertuğrul Sağlam.
Federasyon Başkanı olarak daha fenasını yaptı. Tamam biz kurtulduk. Ancak ülke futbolu zarar gördü. Şike ve Teşvik iddiaları sonuçsuz kaldı. Derdim birilerinin ceza almaması değil. Fakat çıkan sonuç hiçbir şey ifade etmedi kimseye. O nedenle de Trabzon’un öfkesini dindiremiyor bir türlü.
Kendisi Beşiktaş Başkanı iken Pazar 16 maçlarını çok seviyordu. Şimdi federasyon başkanı. Oynatamıyor. Çünkü o saatlere TV yayını müsait değil. İngiltere Ligi yayımlıyorlar. Çünkü futbola seyircin yok. Seyirciyi kaçırdın stattlardan. Sadece TV den satıyorsun. Yayın hakkını alan Tv de bunu sadece kendi ülkene satabiliyor. Yurt dışına satamıyorsun. Öyle olunca da yurtiçi decoder satışın futbolu yaşatmanın tek yolu. Önder Özen’in Bilic’e veda yazısında yazdığı 20 yılın 18’inde şampiyon olamayışımızın nedeni burada yatıyor.
Daha da yazmak mümkün olsa da bu kadar yeter sanırım. Aklımıza getirip getirip cinleri tepemize çıkarmanın manası yok.
Şimdi gelelim “Futbol Ailesinin” diğer üyelerine. Onlar ne yaptı. Bu kadar beceriksiz ve adaletsiz bir yönetim gösterirken, bu göreve kimse hazırlık yapmadı mı acaba? Bize çıkıp şunları şunları şunları yapacağız diyecek planlar yapmış bir “futbol ailesi ferdi” yok mu?
Mesela alt yapı konusunda bir “yapı” sunacak, mesela ligin kalitesini yükseltip, rekabeti arttırıp yeni yayın pazarları yaratacak planlar yapmadı mı kimse? Statlarda oluşan terörün önlenmesi için, kulüp yöneticilerinin fütursuz beyanatları için hiç mi kafa patlatan olmadı? Kulüplerin mali yapılarını izlemek, riskli olanların durumlarını izlemek falan sadece taraftarın mı canını yakıyor da bu kadar kendi haline bırakılıyor federasyon. Hakemler, ah hakemler. Çok mu iyiler de hiçbir şey yapmak kimsenin aklına gelmemiş. Passolig uygulamasından (elektronik bilet değil) çok mu memnunsunuz? Neden futbolcular için sendika yok diye düşünen oldu mu? 2000 000 futbolcudan 100 tanesinin büyük paralar kazanabildiği bir sektörde şart değil midir? Sosyal Güvenlik şemsiyesi altında olmaları için bir fikir geliştiren yok mudur? Bunları 3 yıldır kimse düşünmedi mi? Bu atama federasyonun geçmişindeki başarısızlıklar ve beceriksizlikler ortadayken; hazırlanıp bu sene aday olmayı kimse istemedi mi? Bir tek Haluk Ulusoy istemiş ve hazırlanmış sanırım. Oda siyasetin etkisinden şikayetçi. Çünkü oyunun nasıl oynandığını en iyi kendisi biliyor.
Son söz Başkan’ımıza. Biz Beşiktaşlılar olarak bu federasyondan şikayetçiyiz. Memnun olduğumuz tek yönü bizim kurtulmamızdır. Başka bir şey yok. 2 sezondur karşılaştığımız haksızlıklarda, karşımızda geçmişte Beşiktaş Başkanlığı yapan bu adam vardı. Madem halkın takımıyız, destek veren 14 kulüpten biri biz olmayalım Başkan’ım. Çıkın o fotoğraftan dönün yanımıza. Ona değil bize destek verin.
2008 yılıydı sanırım bir maç öncesi Gaziler Büfenin orada bir şeyler atıştırıyoruz arkadaşımla. Kulüp beter durumda. Seçim falan olacak. Kim aday olur? Başka aday çıkar mı? Bırakıp kaçar mı? Böyle şeyler konuşuyoruz. Yıldırım Demirören bıraksa kimse aday olmaz dedi arkadaşım. “Ben aday olurum” demiştim.
Hiç kimse yoksa ben aday olurum.
İçimizden Biri / Beşiktaş Arena