Bayram olmaktan çıkarılan 23 Nisan’ı bayrama çevirmek yine Beşiktaş’a kalmış. Tarzan’ı Spil’i, Gediz’i hasılı Manisa tribünlerinin her yerinden Beşiktaşlılar bilet alabiliyor. Yer siyah gök beyaz bir gün olacak Manisa’da. Doluştuk bir minibüse bizde aldık yerimizi.
Benim beklentim Manisa şehrinin gelecek 10 000 kişiden oluşacak pazarı değerlendireceği yönündeydi. Ancak sanırım bu potansiyeli sadece satılacak biletten alınacak tutarı düşünen Akhisar B.G Spor düşünmüş.
Şehir girişinde araçlar arandı. Eh tamam bir yığın başı bozuk adam var. Sonra bize bir eskort verildi. Sizi stadın oraya bırakacağız, maçı orada bekleyeceksiniz. Elbette yasal bir dayanağı olmayan bu talimatı araçtan inince unutmuşuz. Dağıldık şehre. Tavsiye edilen bir kebabı var ama ben onun yerine pek çok farklı tavsiyede bulunabilirim.
Derken maç saati geldi. 10 bin kişi için bir kaldırıma sabitlenmiş noktadan ilk paso kartın var mı? araması yapılıyor. Ancak gerçekten sadece bir kaldırım orası. 2 buçuk metre var mı yok mu tam emin değilim. Sonra biraz daha geniş, iki yanında yüksek duvarlar olan ve üzeri ağ ile kapatılmış bir koridordan devam ediyorsunuz. Kapanışından sonra gezme fırsatı bulduğum Ulucanlar Cezaevinin havası var o koridorun. Bütün tribünler aynı noktadan alınıyor. Maç sonunda da tüm taraftarlar o koridora geliyor. Tabi öncesinde bir kapıdan, gerçekten oturduğum apartmanın kapısından daha geniş olmayan bir kapıdan geçerek geliniyor. İnsanlar çocukları ezilmesin diye omuzlarında taşıyorlar. Engellilerin durumu daha da vahim. Koridor akşamları karanlık. Bir yandan ceplerinizi kontrol ederken diğer yandan tökezleyip düşmemeye çalışarak geçiyorsunuz orayı. Sonrası tabi ki elinde kalan suyu çekirdeği yarı fiyatına satmaya çabalayan “esnaf”la dolu.
Peki maçtan saatler evvel kapatılan o alanda seyyar satıcı nasıl giriyor? Kaldırımdan hizaya soktuğunuz insanlar gol olduğunda meşaleleri nasıl yakabiliyor? Bütün stattalarda uygulanan ve hiçbir şeyi düzeltmeyen bu güvenlik önlemlerini uygulayan kişiler bir kuru poğaçaya 16 saat çalışıyorken, karar alıcılar en güzel yerden maçı izlemekten biraz olsun sıkıntı duymuyor mu?
Maç için yazılması gerekenleri başkalarına bırakıyorum. Zaten ben pozisyonları sadece birer kere görebildim. Defans kötü, şu futbolcu hatalı, Gomez ne kadar klas golcü yorumlarını çok daha yetkin insanlar yazdı zaten.
Tarzan tribününde davul vuran genç bir arkadaş vardı. Kendi aklınca iyi bir şey yapıyordu. Ancak o tek düze ritim insanların kulağına gele gele bir süre sonra tamtamlar Afrika büyücü ayinlerine benzer bir uyuşukluk yarattı. Gözlerim orta yuvarlakta burnu halkalı büyücüyü aradı durdu. Uyuttu, uyuşturdu. Sahada olan her hata, hem oyuncuyu hem taraftarı bir anda bıçakla keser gibi düşürüyor ortamdan. Bu kadar kırılgan olmanın ne anlamı var ki? Bir gol beraberliği getirecekken ve bizim 2 beraberlik hakkımız varken, kişisel hezeyanlar ne işimize yaradı. Bundan ne menfaati oldu takımın?
“Biz deplasmana gideriz” “Biz takımı yalnız bırakmayız” “Biz beste yaparız” “Biz davul çalarız” Böyle yapacaksan gelme, çalma, söyleme. Yok o grup olimpiyata geldi, yok biz daha fazla hak ettik.. Beşiktaş’ın bu şişik egolardan bir menfaati yok. Yarattığı erozyon daha fazla bu tip işlerin.
Oynadığımız son 4 deplasman maçını kazanamadığımız Manisa’dan buruk ama umutlu ayrıldık. Şehrin “sahipleri” anlattıklarımı yapmasaydı bir de galip gelebilseydik coşkulu bayrama, coşkuyu katardı Beşiktaş. Çünkü Beşiktaş coşkuluysa, tüm ülke coşkuludur aslında.
Geçmiş 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramınızı kutlarım. Umarım gelecek günlerde bayramları daha coşkulu kutlarız.
İçimizden Biri / Beşiktaş Arena