TFF Başkanı ve Spor Bakanı geçen yıl uzun uzun anlattı. Statlara istenmeyen seyirciler gelmiyor. Her şey güzel gidiyor. E –Biletten memnunuz. Uygulama değişmeyecek.
Spor yazarları köşelerinden, ekranlardan defalarca seyircisiz maç oynamanın bir tadı olmadığı anlattılar. Ancak çok azı Pasolige karşı çıktı.
Öncelikle E–Bilete karşı değilim. Passolig’e karşıyım. Yine de Passolig kartım (banka kartı olarak) var ve elimden geldiğince maçlara gidiyorum.
Neden E–Bilete karşı değilim onu izah edeyim.
Ben stadyuma gidince taşkınlık yapmadan rahat ve huzurlu bir şekilde maçımı izlemek istiyorum. Huzurlu demişken göl evinde sazlıklara bakarak şarabımı yudumlamak kadar dingin bir ortamdan bahsetmiyorum elbette.
Stada gideyim, insanlar sırtıma binmeden gireyim. Potansiyel suçluymuşum gibi detektörlerden geçmeyeyim. Üstümdeki çakmakla stadı havaya uçuracakmışım gibi davranılmasın. Madeni paralarla hakem avlayacakmışım gibi elimden alınmasın. İçtiğim suyun şişesi bıraktırılmasın. Belirlenmiş koltuğuma oturayım. Maç bitince de normal bir insan olarak çıkıp evime ulaşayım. Bunlara engel olabilecek, küfür kahır maç izleyen, insanları koro halinde küfre davet eden; hatta bu daveti de küfürle yapan (BAĞIRMAYAN TARAFTAR ……. GİTSİN diye bağırılıyor; ya ses tellerim yoksa? Takımımı izleyemeyecek miyim?) gruplarda tespit edilsin ve benim huzurumu kaçırmalarına engel olunsun. Bunları yapabilmek için ana şart E–Bilet.
Hangi koltuğa kim oturmuş. Bir sorun olması durumunda kaynağı kimmiş bulunmasının yöntemi budur. Stadın her noktasını kameralarla izlersiniz ve güvenlik elemanları sorunu çıkaran kişiyi anında tespit edip stat dışına gönderir. Olması gereken budur.
Bizim statlarımızda passolig ile ilgili kameralar yerleştirildi. Turnikeler değiştirildi. Bunları biliyoruz. Kameralar girişte görülüyor, fotoğrafınız çıkıyor falan. Polis bakıyor fotoğrafa girin diyor. Öyle mi? Bence o fotoğrafları hiç dikkate almıyorlar. Alsalar bile sizin hangi kapıdan girdiğinizi takip etmeleri imkânsız. İlk güvenlik önlemi gitti çöpe. Devam edelim stadın içine doğru. Bir kere kimseye yeriniz şurası diyen biri yok. Yönlendirme levhaları yok. Kameralar var. Kameraları izleyen illa birileri vardır da bugüne kadar hangi faydalı işi yapmışlar. Bunu anlatmaları lazım. E–Biletin başarısını istemediğimiz seyirciler gelmedi ondan az doluyor statlar gibi abuk bir gerekçeyle açıklamak yerine tam dolmuş statlarda olaysız, küfürsüz kavgasız maçlar izlenmesini sağlayarak izah edebilirsiniz? Şu talebeler olmasaydı maarif ne güzel idare edilirdi gibi bir durum bu. Orada seyirci olmazsa TFF Başkanı yok hükmündedir. Spor spikeri de, hakem de, futbolcu da.
Kameralarında işe yaramadığını geçen yıl verilen cezalardan anlıyoruz. Beşiktaş’ın Ankara’da oynadığı bir maçın ardından tahkim ceza açıklıyor şu şu şu tribünler kapalı! Ceza bireyseldir. 10 kişi küfretti diye 10 000 kişi ceza aldı. Bu despotizmin yöntemidir. Herkesi kendine uydur. Küfür etme, ettirme! Ya benim işim küfrettirmemek olabilir mi? Bana ne yanımdaki tanımadığım adamın küfründen. Gelir güvenlik kuvvetin alır çıkarır dışarı. Hakkında kanun hükmü neyse o uygulanır. Stat kapısından uğurlanıp ne halin varsa gör denmez. Bu yıl tribün kapatma yasağını kaldırdı TFF. Ceza verme yöntemini değiştirmediğin sürece bunun ne anlamı var? Bir önceki maçta 10 000 kişiyi yasaklayacaksın, o biletleri başka 10 000 kişi alacak. Sonraki maçta onları yasaklayacaksın. O kadar aciz bir tespit sistemi var ki; ülkenin en yeni en modern stadında locadan atılan viski şişesinin hangi locadan atıldığını tespit edemiyorlar! Yersen. Eh şimdi o adamı korursan, ötekine ne diyebilirsin ki?
Şu gerçeği görmek gerekiyor, cezayı böyle keserseniz, ceza alacakları böyle belirlerseniz tribünleri istenen hale getiremezsiniz. Çünkü rakip takım deplasmana gitmesin dediğinizde dostça maç izleyecek bir birine saygılı insanları da engelliyorsunuz. Yani normalleşmesine izin vermiyorsunuz. Bir taraftar anlatıyor; ben her yıl 2 kombine alırım birini kendime diğerini eşime. Eşim Fenerbahçeli. TFF bizim yan yana maça gitme fırsatımızı elimizden alıyor diyor.
TFF Başkanı seçimde inşaat vaat etmişken bizimki boşa nefes tüketmek.
Bu ülkenin genel bir zaafı olarak kurallarımız kanunlarımız var ancak uygulayacak adamlar maalesef basiretsiz ve beceriksiz. Trafik kuralları da var ancak trafik kazasında bu ülke terörden daha fazla can kaybı veriyor senelerdir.
Şimdi gelelim Passolig kısmına.
Daha öncede yazmış olduğum üzere passolig bir tek bankaya verilerek, birilerini zengin ediyoruz, zengin etmeye çabalıyorlar vebalini üzerine aldı.
Bu yöndeki dayatma anlaşılır gibi değil. İnsanlar neden bu ithama muhatap kalır ki? Neden “Hayır bizim niyetimiz bu değil, buyurun bunu kulüpler organize etsin ve bizi de yok yere suçlamayın” diyemez. O zaman ithamlar haklı anlamı çıkıyor buradan. Birkaç kez “Diğer bankalar reddetti, bir tek bu banka talip oldu” şeklinde açıklamalar okudum. İyi de güzel (!) TFF neden illa bir “BANKA” alsın ki bu işi. Kart operasyonu yapabilecek pek çok şirket var. Atla deve değil. Süper Marketler bile kendi müşterilerini tanımak, kayıt altında tutmak için bu kartı kullanacak kadar alt yapı kurabiliyor. Banka bu kart işini yüklenerek kart parasını mı karşıladı insanların? Biz kendi kulüp kartımızı aldık fazladan para vererek ama TFF Kartı da 8 TL halen. Yani taraftara bir faydası yok.
Kulüpler kendi kartlarını (Beşiktaş’ın Beyaz Kart ve Siyah Kart gibi) kendi pazarlayarak daha fazla gelir elde edebilecekti. Bununda önüne geçti. Kulüplere de faydası yok. Üstüne üstlük müşteri ilişkileri kısmı çok kötü yönetiliyor. Tek geçişlik kart dağıtımı daha kötü yönetiliyor. Yurt dışından gelenlerin durumu var. Bir sezon tamamlandı ancak bir arpa boyu yol kat edemediler.
Birde göz bebeğim Beşiktaş taraftarının bir kısmının da dahil olduğu bunu protesto edelim abiler diyen grup var. Edelim elbette. Ancak maça gelmemeniz görünüşte sizleri “istenmeyen taraftar” grubuna dahil ediyor. İstediklerini de zannetmiyorum. Hadi diyelim şimdilik stat falan uzakta, ancak bu iş böyle kalmayacak Vodafone Arena açıldığında koltukların boş kalacağını sanmıyorum. 1453 Kartalları gibi bir saçmalık daha mı yaşayalım? Yoksa futbol sahalarının vicdanlı sesinin yerine başka birileri mi pankart açsın? Orayı bırakmak size bir şey kazandırmaz. Passoligi bitirmez. Sizde biliyorsunuz ki bu yönetim bir şeyi protesto edersen inadına yapmaya başlıyor. Dolayısıyla bugün tribünleri boş bırakmanın geçerli tek nedeni o dağın başında konumlanan stat. Eh 80’lerde geceden sıraya giren adamlara bu kadar yol bir şey yapmaz. Hadi buyrun Trabzon maçından başlayarak omuz omuza destekleyelim takımımızı.
İçimizden Biri / Beşiktaş Arena