Modern futbol artık sporun kendinden değil, izlenmesinden besleniyor.
Televizyonlarda bir pozisyonunun birden çok kameradan çekimine para ödeniyor. Statlar modernleşiyor. Oraya gelenleri rahat ettirmek üzerine tasarlanan statlar var artık. En büyük seyirci kapasitesine ulaşmak problem değil. Önemli olan içeride sağlıklı hizmet verebilecek kapasitede stadyumlar olmalı. Gelenler Metro ile gelebilmeli, otoparkları yeterli kapasitede olmalı. Küfür kavga olmamalı.
Ancak bir deyim var ya; Türk gibi bitirmek diye. İşte biz maça girene kadar anlatmaya çabaladığım o modern statlardan birinde oynadık Rize maçını. Hatta geleneksel stat önünde tükürük köfte yeme şansımız olmadı. Otopark etrafına park edilmiş bir zabıta aracı uzak tutmuş bizim köftecileri. Maça girenler 10 TL ye bir sandviç ekmeğine konulmuş 3 köfte (dondurulmuş köfte elbette) ve 1 ayran almak durumunda kaldı. Karıda belediyeye kaldı. Hâlbuki dün yine bir haber vardı. Bir amatör lig takımı maça gelene bedava döner ısmarlıyordu. Bolu’dan Ankara’ya maça gelenlere yol ve simit ayran ısmarlayan Başkan’da hatırlıyorum.
Evet modern bir stat, iyi bir atmosfer veriyor, tek başına bağırsan bir tezahürat başlatıp ısınan bir futbolcuyu tribüne çekebiliyorsun; hatta ısınan hakemlerin bile dikkatini çekebiliyorsun. Ancak maç bitip dışarıya çıkmaya görün. Bir nevi AVM gibi, maç öncesi tanesi 1 tl ye satamadığı pet suyu yarı fiyatına satmaya çabalayanlar, hiçbir modern ülkede göremeyeceğiniz toplu eziyet aracı minibüslerini kapının dibine yerleştirenler gibi “esnaf” ları görmeden otoparka geçemiyorsunuz. Zaten zabıtalar ve kolluk kuvvetlerimiz en avantasından maçlarını izlediğinden henüz tribünden gelemediği için insanların ne durumda olduğundan da haberdar değillerdi muhtemelen.
Beşiktaş tribünlerinden bir önceki maç yükselen küfürler nedeniyle stada girmeme cezası alan insanlar vardı. Hele bir sayın abimiz var ki ağzından küfür duymuş değilim bu güne kadar kuruların yanında yaş olarak maça gelemedi. En kızdığı durumda bile sevimli bir “eşek” kelimesi dışında söz duymayacağınız bu abimizin ne günahı vardı. Üstelik itiş kakış küfür vs’den yoruldum onun için biraz pahalı ama VIP’ten alıyorum kombinemi diyen biri. Ne diyelim sakınan göze çöp batar.
Maçın özelinde fazla yazacak bir konu yok. Beşiktaşlıların bir başka böleni Q17’ye değinmek lazım. Ben burada alınmasını ve Trabzon maçındaki kırmızısını eleştirdim. Hatta ben Trabzon maçında ilk hareketinden eleştirdim. Maç sonu açıklamalarını ve saha içindeki hareketlerine bakarak beyzadenin yedek kalmaktan sıkıldığı ortada.
Şimdi konu şu; bu özlem bir fiziki dayanıklılık artışına ve oyun iştahına dönüşür mü? Yoksa, yine dün akşam sol çaprazda yaklaşık 27 30 metre civarında kazanılan duran topu kullanma isteğine mi dönüşür? Birincisi Portekiz’deki başarılı yıllarına götürür onu. 2 hal olursa (ki ben bunu daha olası görüyorum) takım oyuncusu olamadığı için yine hazin! bir ayrılığa götürecektir. Dileyelim iyisi olsun. Meziyetlerini izlemek çok keyifli.
İçimizden Biri / Beşiktaş Arena