Yeter, bu konu buraya kadar. Yenisi duyulmadan şu eskileri bir halledelim.
Dün akşam Bülent Korkmaz’ın görevden alınması üzerine bir arkadaşımla konuşuyoruz. Bu olayda TFF suçlu mu değil mi? Her şeyde TFF’ye mal edilmez fikrinde arkadaşım. Tek taraflı fesih işte TFF ne yapsın.
Hz. Ömer’e atfedilen bir adalet anlayışı vardır. Dağda bir kuzuyu kurt kapsa, bunun mesuliyeti bana aittir der. Bir yöneticinin sorumluluk bilinci için şahane örnektir.
2 kulübün inadı yüzünden çıkamayan kulüpler yasasını hatırlayanımız kaldı mı?
Kulüpleri bilgisayara benzetirsek, Başkanlar hard disk gibi. İşlemciyi ışık hızında yapabilirsin ama ona veri kaydet dediğinde 7200 rpm’lik hdd’ye gitmek zorundadır. HDD hızın neyse PC’de o kadar hızlıdır.
Bende diyorum ki kulüplerde dediğim dedik çaldığım düdük diye dolaşan Başkanlık anlayışı varken, iki adamın kişisel hırslarını egolarını alt edemeyen TFF sistemin yürümesine göz yumuyorsa elbette her meselede en baş suçludur.
Şimdi 5 aylık maziden Başkan örnekleri vereceğim.
Transfer yasağı olan bir kulübün başkanına oyuncular rest çekti sonraki lig maçına çıkmayız dediler, Başkan’da tüy dikti; dedi ki ne yaparlarsa yapsınlar paralarını ödeyemem! Kulübü transfer yapmamasına rağmen borç içinde, yasağı kalksa da transfer yapacak parası yok. Şehir beni yalnız bıraktı diyerek kongreye gidiyor. 9 Ocakta kongre var. Ancak Teknik direktörünü kovmaktan geri durmuyor!
Bir başka Başkan, maç öncesi plaket verdiği teknik direktörü maç sonu başarısız sonuçları için kovdu. Hoca gitti takım hala aynı; Başkan kongre kararı aldı. Ocak ayında başka birine bırakacak.
Bir başka Başkan hakemlere kızdı, odaya kitledi. Zor ikna edildi. TFF aylarca hak mahrumiyeti verdi. Kongrede aday oldu, Allahtan kazanamadı. Kazansaydı cezasını çekecekti.
Bir başka başkan havaalanından hoca kovdu. Anlaştı, 5 gün sonra kovdu. Sezon başında kovdu. Sezon ortasında kovdu. Her türlü kovdu. Sonra çıktı TV’ye TFF bizi korur, hocaları neden korusun açıklaması yaptı.
Yine başka bir başkan, 2 tane hoca kovdu. 3. Hocayla devam ediyor takım. Devre arası gelmiş. Kongre kararı aldı. Takımın transfere ve lige tutunmaya ihtiyacı varken kaçıyor.
Futbol çok büyük bir endüstri, burada oluşan cirolar herkesin iştahını kabartıyor. Ancak her kapitalist piyasanın gerçeği, birileri batar birileri zengin olur. Fakat burada batanlar battığıyla kalıyor. Batıranlara hiçbir şey olmuyor. Hiçbir şey olmadığını bilen yöneticiler istedikleri gibi at oynatıyor. Onların itibarı oluyor ama takımların itibarı kalmıyor. Bunu da gören olmuyor.
Görmesi gerekenler tüm ligin borcunu birden kapatmak peşinde. İyi niyetli bir çabadır ama çıkmaza girdiği belli. Bunu daha önce dış kaynaklardan buluruz diyorlardı. Son toplantıda “devlet bankaları” diye sayın Bakan’a söylediler. Dış kaynaklı kredi bulamamışlar.
Kredi, sözlük anlamıyla “itibar” demektir. Yukarıda saydığım yöneticilerin yönettiği fabrikaya kredi verir misiniz?
TFF Başkan’ının açtığı yaraları henüz kapatmaya çalışırken ve bizzat kendisi Beşiktaş Genel Kuruluna verdiği sözü tutmamışken, yeni sözler vermesi ne derece güven hissi uyandırır ki?
Çok sık eleştirildiğim bir konu; hala mı tek kupa kazanamamış Fikret Orman diyorlar. Şimdi sanırım biraz anlatabilmişimdir. Her şeye rağmen kendisinden beklentilerim elbette var. Ancak tam kızacak gibi oluyorum bi Gomez geliyor.
İçimizden Biri / Beşiktaş Arena