Gol atmak golcü için var olma biçimi. Atamayınca her golcü sıkıntıya giriyor.
Takımda da lider olma telaşı vardı bana göre. Acelesi yoktu aslında. Trabzon maçı alınarak da zaten malum ilan edilebilirdi.
İşler iyi gitti mi, herkes iyi yönde oluyor. İyi olaylarla (pozitif yazmamak için direniyorum) meşgul olunca kimse bozmaya kıyamıyor.
Sahada futbolcular ve tribün karşılıklı tezahürat yapıyor. Sosyal medya da sevinçler paylaşılıyor. Başkan kısa bir an görünerek de olsa taraftara otoparkta 3’lü çektiriyor. Bir küçük eleştirim var, Başkan’ım teknik iyi ama geliştirmek lazım. Bulunduğu pozisyon gereği elbette çok fazla fotoğraf veremezdi. Bu bile yeterlidir.
İletişim konusunda da büyük yol alındı. Özellikle sosyal medyada etkin olan Beşiktaş, kurumsal olarak doğrusunu yapıyor. 14 Şubatta dağıtılan Beşiktaşk uygulaması çok başarılı bir e-dergi. Kulüp yetkilileri, taraftarın tepkilerini anında alıyor ve aksiyon gösteriyor. Bu işin başında öyle bir isim var ki bize Sayın Rıdvan Akar ’a teşekkür etmek kalıyor. Kendisini övmek bile haddime değil. Hele hele sosyal medya tepkileri nedeniyle futbolcu ve antrenör kontratlarına yön veren kulüpler varken iyi ki Rıdvan Bey Beşiktaşlı demek kalıyor.
Futbolcularda da maç sonu açıklamaları konusunda büyük bir fark var. Basma kalıp maç sonu röportajı göremiyorsunuz. Olcay’ın yeri ayrı elbette ama tüm takım bu konuda sanki eğitimli. Bu biraz da takım içerisinde doğru ilişkiler kurmakla ve sürdürmekle ilgili.
Tabi medyamız bu durum karşısında biraz şaşkın. Dün akşam bir muhabir önce Metin Albayrak’ın röportajında göründü. “Fenerbahçe’nin Avrupa maçı oynadığı gün sizde Trabzon maçını oynasanız daha adil olmaz mı? diye sordu. İletişim fakültesi bitirmiş bir adam bunu neden sorar? Böyle bir beklentisi olan mı var? Fenerbahçe’nin Avrupa Kupası maçı olacak diye mi Trabzon’da kar yağdı?
Kısa ve öz bir yanıt aldı Metin Bey’den. Sonra aynı muhabiri Cenk Tosun’un röportajında gördük. Gomez formsuz, kulübede otururken sen neler düşünüyorsun? Gomez röportajında bir daha gördük; hoca seni çıkarınca ne hissediyorsun? Elbette “kamuoyu” bu soruların yanıtını merak ediyordur? Etmese bile gazetecilik halkın bilmesi gerektiğini düşündüğü soruları sormalıdır. Ancak bunlarla ne yapmak istediğin önemlidir.
Bu soruyu Ülker Stadının çıkış koridorunda sorarsan gerekli sansasyonel cevapları alırsın. Yayımlayabilirsen de yayımlarsın o röportajları kanalında. Ancak diğer stada giremiyorsan, hadi girdin diyelim soruları soramıyorsan, de ki onu da başardın kanalında yayımlayamazsan yani Beşiktaş takımına gösterdiğin cesareti başka yerde gösteremiyorsan meslek ahlakına ne kadar sahip olduğunu tartışırız.
Aynı şaşkınlık yayıncı kuruluşta da var. Geçen hafta oyundan çıkarken gösterdiği anlık bir tepkinin peşinden defalarca gösterdiği Mario Gomez’in peşine bu hafta oyundan çıktığında pek takılmadı. Çünkü gülümsüyordu.
Dedim ya belli ki takımın başındaki Hoca adil bir hoca. Belli ki takım kendi içinde barışık. Sahada oynanan oyun herkese keyif veriyor. Hedef belli ve odaklanma tamam. Buradan size ekmek çıkmaz beyler. Sizde Beşiktaş camiasına ayak uydurun. Biz çok eğleniyoruz sizde bu coşkuya katılın.
Not: Deniz Ateş Bitnel ve Trabzonspor camiası hakkında elbet bir şeyler bende düşündüm. Dün MHK Başkanı “beni bağlamaz” açıklamasını yaptı. TFF Başkanı olayı soğut herkesi pohpohla her şey aynı kalsın açıklamasını yarın yapacak. Sonra bizde dökülürüz.
İçimizden Biri / Beşiktaş Arena