Forrest Gump. İyi kalpli Forrest Gump olayların içindedir ancak o olayın tüm ülkeyi ya da dünyayı ilgilendirdiğini bilmez. 2012 yılında İnönü Stadı yıkılma sürecine girip 2013 te beklenen kazma duvarları yıkarken ben “dün” için yaşamaya başladım. Dün yani yeni stadın açılacağı gün ben İstanbul’da olmalıydım, biletim olmalıydı, sağlık sıhhat olduktan sonra beni kimse bundan uzak tutamazdı.
Kombineyi aldık. Hem de 2 yıl evvel. Kombine taca çıkınca ilk dakikasında 3 lü bilete sarıldık. Onu da Passolig Sistemi taca atmaya çalıştı. Twitter’dan epey mücadele ettikten sonra (normal telefonlarını açmıyorlar çünkü) bilet işi halloldu.
Bir haftadır yediğime içtiğime dikkat ediyordum. Bahar havası maazallah çarpar. Dikkatli giyindik. İş yerinde yazılım biraz problem çıkartmaya çalıştı ama onu da hallettiler çabucak. Semtin kalabası zaten tahmin edilir ama Üsküdar’a bile inemedik dün. Reklam yapmak gibi olmasın efsane sponsorumuz motor seferi düzenlemiş. Üsküdar’dan semte. Denizden görünen ilk şey gökyüzündeki meşale dumanları.
Eminim zaten diken üstünde yaşayan İstanbul’un yabancı sakinleri epey tedirgin olmuştur görünce. Ağaçlı yol bulutların üstündeymiş gibi görünüyordu. 2 buçuk yıldır inşaatını takip ettiğim stadın en büyük özelliği kolay dolup boşaltılması olmalıydı.
Tüm İstanbul’un ortak alanı olan Dolmabahçe yolu trafiğe kapatılmıştı. Maç saatine doğru yolda yayalar olurdu eskiden de. 10 dakika sürmezdi. Buna da karşıydım kendi adıma. İnsanların hayatına engel olmamak lazım. Burası bizim semtimiz canımız istediği gibi davranırız diyemez kimse.
Böyle bir hak olmaz. Ancak bu kez durum farklıydı. Bizzat polis kapatmış ve bariyerler koymuştu bir şeride. En kötü tarafı da 42000 ilk kez giriş yapacak insana, nereden nasıl girecekleri ne kulüp televizyonunca ne de ulusal kanallarda gösterilmemişti.
Yol ortasında kurulu geçtiğinde doğru yere gidip gitmediğimi bilmediğim bariyerlerden geçerek ulaşmaya çalıştım, ülkenin en yeni, en gelişmiş stadına. 20 milyon lira harcanmış güvenlik sistemi varken üstümü 2 kez aradılar kulübün lisanslı ürünü çakmağımı ya da bozuk paramı atar mıyım acaba diye? Olağan bir şüpheli olarak geçtim polislerin arasından üstümü aratarak.
Passo turnikesi daha rahattı benim geçtiğim saatte. Çıkış kapısında bir arkadaşımı gördüm. Selamlaştık, sarıldık sevinçle. Orada olmanın heyecanıyla. Sonra Monaco Grand Prix’de tünelden çıkan pilotların yaşadığı kör edici aydınlık gibi bir anda gözüm kamaştı. Neredeyse her santimini bildiğim tribün ve saha gitmişti. Bir gün önce inşaat olan yapı 24 saat sonra inanılmaz bir yer olmuştu. Solumda kalan VİP koltuklar sağımda kapalı…
Dostlarla hasret giderdik. İlk kez gördüklerim oldu. Şaşkınlıktan es geçtiklerim oldu. Skorboardlar led panolar ve ses sisteminde bazı hatalar oluştu. Gayet normal. Düzene girecektir nasılsa. Fakat anons yapan arkadaşı bir uyandırmak lazımdı. İlk günün şaşkınlığı diyelim. O da düzelir. Ancak kocaman skorboard varsa statta hem de 2 tane, insan anonsçuyu ekranda görür müyüz diye bir beklentiye giriyor.
Eskiden bir kapalımız vardı. Şimdi bizim 4 tane kapalımız var. Diğer tribünlerden bizim olduğumuz yer nasıl göründü bilemiyorum. Tam anlamıyla kalenin arkasında bulunuyordu benim koltuğum ve Sosa’ya takılan çelmeyi görebildim. Hatta Kaptan Tolga’yı ilk kez dünya gözüyle gördüm desem yeridir. Olimpiyatta pek mümkün olmuyordu zira kaleciyi görmek. Rakip kaleciye de bir iki sitem ettiğim oldu.
Led paneller çok şık duruyor. Beyaz zeminli reklamlar döndüğünde fazladan aydınlatma görevi görüyor. Ancak koyu tonlu bir reklam varsa hemen peşinden sanki tribün aydınlatmaları kapatılmış hissi veriyor.
Taraftar dolaşım alanları çok güzel. Büfeler çok şık. Ancak yemekler biraz tuzlu. Tatları yerinde ancak fiyat doygunluk hissi dengesi biraz düşük.
Dün eksikliği olan sadece fiziki yapı değildi. 60. dakika civarında başlayan ıslık şunu gösterdi ki gerçekten zindana çevirebiliyoruz rakip takıma burayı. Ben bir ara Bursasporlu futbolcuların koşarak yakındaki BDO iskelesinden ilk kalkan deniz vasıtasına gidecekleri hissine kapıldım. “Burası İnönü, buradan çıkış yok” gibi tezahüratlar sahada futbolcularımıza yardımcı oluyor.
Bunların dışında fark açılmışken yapılan tribün şovları ters tepebiliyor. Zira gol yedikten sonra hiç kimse bir şey yapamadı tribünde. Artık tribün liderliği yapmaya çalışmanın, bir tribün bir tezahürata başlamışken inadına başka bir şey söylemenin bir faydası yok. Bu hevesteki insanların Beşiktaş’a bir faydaları yok.
Ayrıca hiçbir tribün artık tek bir gruba bağlı kişilerden oluşmuyor. O halde herkesin eşlik edeceği tezahüratlar seslendirilmeli.
İlk gol meselesi ve gizliden gizliye, ya aksi teperse, ya takımı kötü etkilerse, diye duyulan endişeler geride kaldı. Bu maç Bursa camiasıyla bir yakınlaşma olur mu? Umarım olur.
Stadın yıkılmasını çok bekledik. Hatta 8 sene boşa boşu boşuna bekledik. Yapılmasını bekledik. Açılmasını bekledik. Sonunda hiç beklenmedik bir stat olmuş. Beklenmedik derecede güzel.
Buraya kadar gelmesine emek veren her bir işçinin emeğine, Ankara’ya, Konya’ya, Olimpiyata, Başakşehir’e giden taraftarın çektiği çileye, 3 yıldır eve gitmediği söylenen Yöneticimiz Umut Güner’e, özel ölçü demir yapıp gönderen As Başkanımız Ahmet Nur Çebi’ye, bu stadı hayal eden bu kadar mükemmeliyetçi mimar Bünyamin Derman’a, elbette her şeyin başına cesaret koyup bu süreci başlatan Başkan Fikret Orman’a sonsuz teşekkür ederim kendi adıma.
Lakin bununla birlikte kendi adıma teşekkür etmem gereken insanlar da var. 2.5 senedir gece gündüz inşaatı takip etmemi sağlayan insanlar. İnşaattaki ekipmanlara isim takarak süreci çekilir hale getiren KCPTL, gecenin köründe düşük çözünürlükteki yayından kamyon sayan Efe, Obitaş’la Çiçekler inşaatı yarıştırma çabasında olan herkes, bilmediğim konularda bilgi veren diğer herkes, ilk çatı kolonunu görüp forumu yangın yerine çeviren Levent Gemici, son kolon takılırken kamerayla her detayı vermeye çabalayan Rubi Tobin, her fırsatta bilgi vermeye çabalayan Bjk_Mabed, biz kendi forumumuzu kurarız diyen ve kuran gizli özne Altuğ, her dellenmem de beni “karşındakiler de Beşiktaşlı” diye dizginleyen Necmi Abi’ye, ne zaman Gazilere gidiyorum çok özledim stadı desem tek başıma bırakmayan Zeki Abi’ye, inşaatın ne aşamada olduğunu merak ederken sanal ortamda gerçek duygularını paylaşan her bir arkadaşıma teşekkür ederim.
Bu daha başlangıç, şimdi uç Kartal’ım uç.
İçimizden Biri / Beşiktaş Arena