Takımımız açık ara ligde en iyi futbolu oynayan, ligde 11. hafta sonunda lider, ilk 11’in banko oyuncuları olan Tolgay ve Veli iyileşme süreçlerinin sonuna doğru gelip, hatta yanılmıyorsam Veli takımla beraber antrenmanlara başlamışken, Türk milli takımının forvet hattının önemli ismi Cenk maçlarda sadece son 5-6 dakika forma şansı bulabilirken, Beşiktaşa gelmeden önce sürekli milli takıma çağrılan(!) Kerim henüz yeterli süre alamamışken, Ricardo, Olcay süre sıkıntısı yaşarken, kendi asıl mevkisi olan ön liberoda ne kadar katkı sağlayabileceğini ispat eden Necip, Veli ve Tolgay’ın dönecek olması ile ligin ikinci yarısında muhtemelen çok daha az süre alacak olmasına rağmen, İsveç milli takımına sürekli çağrılan Milo, Kolombiya milli takımına sürekli çağrılan Pedro, son haftalarda, muhtemelen oynadıkça daha çok verim alınabilen İsmail, arkasında Sırbistan milli takımına düzenli çağrılan Tosiç’i yedek bırakırken, A takım olgunluğunda oynayan Eslem’i alt yapıya yollama zorunluluğu doğmasına rağmen vs. “Beşiktaş’a transfer şart!” söylemlerini çok ciddi bulmuyorum.
Tolga “bize illa kaleci lazım”cıların, Necip “Veli, Tolgay sakat bize illa bi önlibero lazım”cıların, günümüzün tek forvetli sistemleri nedeniyle Gomez’i yedekleyen Cenk, belki ara transferde Atınç gibi bir transfer yapacak olan Mustafa “bize forvet lazım”cıların, İsmail “bize bi solbek lazım”cıların yüzünü kara çıkartmışken, hala “Tranfer şart”çıların olması…
Daha iyi bir kaleci mi? Daha iyi bir sol stoper mi? Daha iyi bir sol bek mi? Daha iyi bir Gökhan mı? Daha iyi bir Olcay mı? Daha iyi bir Ricardo mu? Hepsine Evet. Ama bunları transfer edebilmek çok da kolay değil. Çünkü bunların daha iyileri, kabul etmek gerekir ki, bizden daha iyi olan ligleri, haklı olarak, tercih ediyorlar. Örneğin geçtiğimiz transfer sezonunun 2 ay boyunca transfer edilemeyen Konoplyanka’nın Sevilla’yı terih etmesi gibi, ki bu haftasonu da Real Madrid’e sahayı dar etti. Daha iyilerini istediğimiz oyuncuların, mevkilerin maliyetleri özellikle bu yıl için çok fazla. Stad gelirimizin neredeyse gider hanesine yazıldığı süreçte bu transfer beklentileri biraz gerçek dışı.
Ara transfer dönemi yaklaşıyor ya, renkli basının “gazı” ile “Beşiktaş’a transfer şart”çıların sayısında ciddi bir artış baş gösterdi. 8 milyon €’luk oyuncuyu gördükten sonra Olcay Şahan’ın “O 8 milyon € ise bizim Atiba 32 milyon €’dur” espirili göndermesine rağmen, Veli’yi alabilecek olsa 8 değil 10-12 milyon €’yu gözden çıkartacak olan rakibimize rağmen, bana göre Giunti’den bu yana en iyi ön liberolarımızdan biri olan Tolgay’a, herkesin gönderilmesi gerekenler listesinin başına yazmasına rağmen, oynadığı her maçta üstüne koyan, alt yapımızdan gelen Necip ile beraber 4 tane iyi-çok iyi değerlendirmesine sahip ön liberomuz varken, boyalı basın Türkiye’deki menejerlerin muhtemelen parasal desteği(!) ile Beşiktaş’a hala ön libero yazdırıyorlar ya, gülüyorum.
Artık şunu da bir anlasak. Ülkemizden herhangi bir takımın her yıl Şampiyonlar liginin kafadan son 16 takımına yazılanlar listesine girmesi sadece bir hayal, en azından önümüzdeki 20-25 yıl için. Ama Avrupa kupasında son 16’ya kafadan yazılanlar listesine girmek daha bir planlanabilir bir şey. Bunun için de futbolcu almaktan çok önce satmaya bakmalıyız. Eğer bize gelip bizden daha iyi takımlara, daha yüksek ücretle oyuncu göndermeyi becerebilirsek, gelecek vaad eden oyuncuların daha fazla tercih ettikleri kulüp oluruz. Porto örneğinde olduğu gibi.
Bundan 3 yıl önce bu takım kurulurken, yıllardır yapılan her yıl 5-6 transfer ile yeniden takım yapma hatasından dönülmüş, takım 1-2 nokta transfer ile hep güçlendirilme kararı alınmıştı, doğru olan da budur. Transfer şampiyonu olarak Şampiyon olunacak olsaydı, dünyada M.City, Chelsea, PSG her yıl Avrupanın tozunu attırırdı, ama öyle olmuyor. Bu yıl “boyalı basın”ın sezon başlamadan şampiyon ilan ettiği rakibimizin “ziller çaldıran” isimlerine rağmen oynadığı futbol taraflı tarafsız herkese “saç baş yolduruyor”. Üzerlerindeki forma “rengine” rağmen hem de. Bir “renkli takım taraftarı” arkadaşımın dediği gibi; “Bu Beşiktaş’ın üzerinde x renkli takımın formaları olsa 5 yıl üst üste şampiyon olurdu.”
Cengiz Altın / Beşiktaş Arena