Cuenca, 24 yaşında ve 3 yıl Espanyol alt yapısının ardından 3 yıl Barcelona alt yapısında emek verilmiş bir oyuncu. Sonrasında doğduğu kentin takımı Reus’a, sonra Damm’a gitmiş ve tekrar 2009’da Barcelona altyapısına dönmüş. 2010’dan itibaren Barcelona B, 2011-2013 arası da Barcelona a takımda 16 maç şans bulmuş. 2013 te Ajax’a kiralanmış ve sadece 3 maçta şans bulmuş. Sonra 2014-2015 Deportivo’ya gitmiş, orada 27 maç şans bulmuş. Bu yıl da Bursaspor’a geldi.
Cuenca’yı Barcelona forması ile televizyonda izlerken, bu çocuk 3 yıl sonra Bursaspor’a gelir deseydi biri, hiç kimse inanır mıydı? Hiç sanmıyorum.
Barcelona alt yapısına seçilmek için çocukta çok özel şeylerin olması gerektiği sanırım herkes tarafından kabul gören bir önerme olur. Ancak Barcelona’ya seçilen çocuklar için bile verilen şansı kullanma zorunluluğu vardır, tüm özel yeteneklerine rağmen. Ancak Cuenca istenileni veremediği için, muhtemelen bir daha Barcelona formasını göremeden, futbol hayatını noktalayacaktır.
Yarışmacı takımlarda, yani her yıl şampiyonluğa oynayan takımlarda, genç oyuncuların süre alabilmeleri zordur. Çünkü her maç kazanılmalıdır, bu amaçla sahaya çıkılır. Sezon sonu şampiyonluk bekleyen milyonlarca taraftarı olan takımlarda genç ya da ilk onbirde fazla şans bulamayan oyuncuların alabileceği süreler çok kısıtlıdır. Bu nedenle örneğin Almanya kupasına Almanyada verilen değerden çok farklı olarak bizde Ziraat Türkiye kupası, çeyrek ve yarı finallere kadar hem kulüpler, hem de Hocalar tarafından bi tür rezerv lig olarak görülür. Bu “rezerv” lig bir tek oyuncular tarafından böyle görülmüyor, tuhaf!
Bugün Karabükspor karşısında rezerv ligde süre alabilecek oyunculardan kurulu bir Beşiktaş izledik. Üzerlerinde Beşiktaş forması vardı ama oynayan Beşiktaş mı, çok emin değilim. Lig maçlarında süre bulamayan oyuncuların bu tür maçlarda ortaya koyacakları performans ile hocalarından oyunları ile forma istemeleri beklenir. Sahada üzerlerinde Beşiktaş forması olan oyuncuların, özellikle zaman zaman lig maçlarında süre alan oyuncuların, vücut dili ise “yaaa bu önemsiz maçta benim işim ne, maçın sonucu önemli değil, ”i anlatıyordu. Yanlış pas tercihleri, bir Beşiktaş futbolcusuna yakıştıramacağım beceri noksanlığı ile kullanılamayan duran toplar, gol için kaleye vuruş yapılacağı yerde pas denemeleri, ya da pas denemesi yapılacak yerde kaleye vurmayı deneme yanlış tercihleri. Bence bunların tümü yeteri kadar konsantre olamayıp, alınan süreye yeterince ciddi bakılmamasından kaynaklı şeyler.
Bu tip maçlarda görev alan oyuncuların Beşiktaş ile şampiyonlar ligi finaline çıkmış gibi bir konsantrasyonda olması beklenirken, onlar “veteran” turnuvasında oynayan futbol emeklileri kadar bir ciddiyete bile sahip değillerdi. Ve hiç biri Barcelona alt yapısında yer alabilecek kadar bir futbol yeteneğine sahip değiller. Barcelona altyapısında yoğrulmuş Cuenca Bursasporda ilk 11 görür, ama Beşiktaş’tan gidersen anca ülke içinde “Anadolu” takımları ve hatta çoğunlukla 2. ligin yolu tutulur.
Fazla forma şansı bulamayan oyuncular, forma şansı buldukları maçlarda idare eder futbolları ile sadece kulübe bekçisi ya da antrenman futbolcusu olurlar, başka bir şey değil. Alınan her sürede ortaya konan performans o pozisyonun ilk onbir oyuncusundan daha fazla olmak zorunda, da-ha faz-la! Atıyorum Töre’nin yerine oyuna giriyorsan Töre’den Olcay’ın yerine giriyorsan Olcay’dan daha fazla katkı yapmak zorundasın, hem de her seferinde. Yoksa Olcay ya da Töre varken sana neden forma versin Hocan?
Cengiz Altın / Beşiktaş Arena