“Sabah evden çıktım annemin hayır dualarıyla aylardan beri hazırlandığım sınava girecektim, kardeşimin Munzur bakışlarıyla ve başarılar dilekleri de üstüne tatlı gibi gelmiş stresi benliğimden çıkarmıştı. Yıllardır fedakarca benim başarılı olabilmem için çabalayan baban sınava götürecekti.
Çıktık evden sınava gireceğim okula gidene kadar sohbet ettik babamla, kazanıp kazanmamanın önemi yok evladımsın seni hep seveceğim dedi vakur edasıyla, onları gururlandıracaktım benim için sarf ettiği emeklerin karşılığını verecektim. Ben okulu kazanınca emekli olabilecekti artık. Kardeşim nasılsa emekli maaşıyla okuyabilirdi.
Sınav çok kolay gelmişti soruları hızlıca cevapladım süre biter bitmez kâğıdımı teslim ettim ve babamın yanına koştum yüzümdeki ifadeden anlamıştı sınavımın nasıl geçtiğini kaynattık arabada güldük eğlendik. Kızılay’a gidebilir miyim? dedim dershanede arkadaşlarla buluşup yemek yer gelirim dedim. Aylardır evde hapis kalmış biri olarak hakkımdı, tabi yavrum dedi git akşama geç kalma annen senin için kek yapacak, merakta bırakma dedi.
Arabadan indim, Mithatpaşa caddesinin üst başında dershaneye kadar keyifle yürüdüm, arkadaşlarım çoktan gelmişti, oturduk soruları tartıştık, artık daha da emindim sınavımın çok iyi geçtiğine, yemek yemek için çıktık önce güzel bir ekmek arası döner yanında ayranla tabi öğrenci işi olanlardan. Çok para vermedik yani, sonrasında bir kafede koyu muhabbet, benden hoşlanan biri vardı o gelmedi utancından mı yoksa kalabalıktan mı çekindi bilmem.
Eve gitmek için ayrıldık annemin mis gibi kokan keki burnumda tütüyordu babamda 2 kere aramıştı zaten nerdesin diye, geliyorum dedim yarım saate oradayım. Durakta bekliyordum otobüsü kulağımda kulaklık, radyomu dinliyordum en kota dostu programdan.
Ne olduğunu anlamadan bir toz, duman, ateş, kapladı bedenimi, kan tadı ağzımda ciğerimde bir metal hissi, ne olmuştu, neydi bu canım neden yanmıyordu, neden??
Yanımda genç bir yüz ben yaşlarda boş boş bana doğru gözleri açık yatıyordu, sesim yoktu ılık kan vücudumdan süzülüp yere akıyordu ellerimle hissedebiliyordum kanın sıcaklığını ağzımda kan tadı, ciğerimde bir metal.
17 yaşındaydım, daha hayatımın baharında, hayallerim vardı okuyacaktım, işe girecektim, babamla annemle ve o Munzur kardeşimle yaşayacak, kardeşimle tatlı kavgalar edecektim. Büyüyecektim, şimdi yatıyorum ağzımda kan tadı ciğerimde bir metal.
Hiç kimseye zararım olmazdı, hayvanları severdim sokaktaki kediler üç kuruşluk harçlığımdan mama aldığımı bilircesine akşamları beni gözlerlerdi, sağ sol siyaset bilmezdim, onlar benim için yönlerdi sadece, sağ elim sarımsak sol elim soğandı. Belki aynı sıralardan geçtiğim biri hem kendini hem beni hiç uğruna harcamıştı. Ağzımda kan tadı, ciğerimde bir metal yatıyordum kaldırımın üstünde.
Adım neydi, yada adımın önemi varmıydı, Eren’di, Rabia’ydı, Cansu’ydu, Yosef’di, Evrim’di yada Devrim ne farkeder ki metal 17 yaşındaki vücuduma girerken adımı hiç sormadı ki. Neye inandığımı, ırkımı, dinimi, dilimi, mezhebimi sormadı ki.
Annemin mis kokulu kekini yiyemeyecek, sınav sonucumu öğrenemeyecek, babamın emekliliğini göremeyecek, hiçbir zaman bir çocuk sahibi olamayacak, babamla beraber maç izleyemeyecektim. Tek suçum eve akşam vaktinde dönmekti. Ağzıma kan tadı, ciğerimde metal.
Merak etme anne canım hiç yanmıyor, bilseydim bu sabah seni son kez sardığımı hiç bırakmazdım, Munzur kardeşimin gülüşünden hiç ayrılmazdım, babamın sıcak sesini duymayacağımı bilsem bir daha onun dizinden hiç başımı kaldırmazdım.
Merak etme anne, canım hiç yanmıyor. Sadece üzülüyorum sizleri üzdüğüm için, gözümün kenarından süzülen yaşlar acıdan değil, kokunuza, sesinize, sarılışınıza apansız veda ettiğim için.
Sevdiğim herşeye hazırlıksız ve beklenmedik şekilde veda ettiğim için özür dilerim hepinizden. 17 yaşındaydım ve artık hep 17 kalacağım. Ağzımda Kan Tadı, Ciğerimde Bir Metal….“
Bu duygular bünyemdeyken futbolla ilgili yazı yazmak içimden hiç gelmedi, Ankara da yaşayan biri olarak ruhum paramparça.
Affınıza sığınıyorum, üyesi bulunduğum Beşiktaş ailesi, Beşiktaşarena ailesi ile bu duygularımı paylaşmak zorundaydım.
Serkant GÜZELKÜÇÜK/Beşiktaş Arena