Ülkemizde taraftarlar takımın sahibi, bence, hiç değildir, ama Yönetimler tarafından “Takımın sahibi sizsiniz pazarlaması” (!) ile, birer müşteri olarak görüldükleri çok gerçek. İçinden geçmekte olduğumuz zaman diliminin karakteristik özelliklerinden biri, özellikle ülkemizde, Tüketim… Ve Yönetimler Taraftarım diyen insanlara, bana göre ciddi bir pişkinlikle, “o zaman Ürün satın al!” diyebilmekteler… Satılan ürünlerin, ki muhtemelen ençok satılan ürün de, futbol takımı formalarıdır, kabaca sadece %20’i kulüp kasasına, diğeri de şu anki forma sponsorları olan markaya gitmekte olduğunu sanırım artık herkes biliyor. Diğer ürünlerde de durumun hiç farklı olduğunu sanmıyorum… Bu iki cümle bile bu pazarlamanın ne kadar yanlış yürütüldüğünü ifade etmeye yeter, ama konumuz bugün bu değil.
Mevcut Yönetim tarafından Beşiktaş kulübüne üye olmak için ödenmesi gereken giriş aidatı 2000 TL’den 1200 TL’ye ve yıllık aidatta 120 TL yapıldı. Bu indirimin tek bir amacı vardı, o da kongre üyesi sayısını, şu anda 27.000 üye kayıtlı, ancak yaklaşık 15.000’i aktif olan üye sayısını çok çok yukarılara çekmekti. Bu indirim sonrası medya haberlerine göre 2.000 yeni üye kaydolmuş. Yani 2.400.000 TL üyelik giriş aidatlarından gelir elde edilmiş, yaklaşık 20.000 üyenin sağlayacağı yıllık aidat toplam girdisi de kabaca 2.400.000 TL, yani Toplam 4.800.000 TL. Giriş aidatı bence hala çok yüksek ve toplam getirisi bir futbolcunun yıllık maliyeti bile değil!
Peki, Yönetimler neden bu Kongre üyeleri sayılarını gerçekten taraftar sayılarına yakın sayılara kadar arttırmak istemezler?
Örneğin her Beşiktaşlı Kongre üyesi olup oy kullanabilse nasıl olurdu? Atıyorum ülkemizde 15 Milyon Beşiktaşlı varsa, bunların her biri üye olabilmeli ve Beşiktaşın gidişatına demokratif aktif olarak katılabilmeli, bence… Bunun yapılması da aslında son derece kolay. Giriş aidatını ilk yıl için, atıyorum 240 TL yapıp 12 taksitte ödetirsiniz, ikinci yıldan sonra giriş aidatları 120 TL olur. Ve 15 milyon taraftarımızın sadece 1 Milyon’u üye olmuş olsa bu Yıllık 120 Milyon TL girdi demektir… Ki eğer gerçekten taraftarları kulübün sahibi yapmak istiyorsanız bu rakamın 5-10 milyona çıkması işten bile değildir. Bugünkü Toplam gelirden fazla bir rakam bile olabilir. O zaman gerçekten dünyadaki büyük kulüpler liginde rekabete daha yakın olabiliriz… Bu gelirler olmaksızın “Avrupa’da rekabetçi olacağız” söylemi sadece goygoydur!
Peki Yönetimler neden böyle bir yola gitmezler? Bunun nedeni en basit cevabıyla “Yönetimler kontrol edemedikleri bir kongre istemezler” olabilir. Bunu hiç bir zaman bu şekilde deklare edemeyecekleri için de, “Bu kadar üye ile nasıl Kongre yapacaksınız?” gibi yaşadığımız çağa ait olmayan saçma bir argümanla karşılarsınız. Ki böyle bir ifade “Milyon Üye”yi hedef almış bir camianın Başkanı tarafından dillendirildi. Onların, bana göre saçma, hiyerarşik ve kademeli seçme hakkı olan üyeliği argümanının arkasında hala kontrol edilebilir kongre üyeleri kaygısı olduğuna eminim. Bu da konumuz dışı:)
Peki 1-5-10 Milyon üye ile nasıl kongre yapılır? Çok basit, Elektronik olarak! Sanılanın aksine dünyada elektronik oylama çok da yeni değildir üstelik.. Elektronik oylama 1960 yılından beri dünyanın çok farklı yerlerinde, farklı konularda uygulanır. Eğer siz seçmeninizin gerçek fikrini ve oyunu merak ediyorsanız ve katılımını istiyorsanız, çok kolay yani. Hele bugünkü teknolojik olanaklarla… Hatta anasponsor olan İletişim devini bu konuya ortak da edebilirsiniz;-) İletişim devi burada sunulan fırsatı duyuyor mu? İngilizce okuyanlar “Electronic Voting” Wikipedia makalesini okuduklarında Elektronik oylamanın 1960’lardan beri kullanıldığını, farklı farklı versiyonları olduğunu ve internet ile bu tür oydaşmanın giderek de yaygınlaştığını okuyabilirler.
Elektronik oylama hem de Kongre üyesi “ağalığını” bitirir, hem de “benim şu kadar oyum var” pazarlıkları artık olmaz, dahası kongrelerde birilerinin “kaba kuvvet” gösterisi falan da olmaz. Ve en önemlisi taraftar gerçekten kulübün sahibi olur! Yapılamaz mı?;-)
Cengiz Altın / Beşiktaş Arena