Şu 4 günde çok şey oldu. Çok şey değişti. Değişmeyen tek şey skor tabelası oldu.
Hep iyi gelmiştir yazı yemek yapmak. Düşünceleri toparlamak için, öfkeni bastırmak için bire bir. Akhisar maçı henüz bitti. Bu üzüntüyü yemek paklar. Ne yazacağımı düşünürken bir şeyler yapmak iyi gelecektir. Hadi bakalım ne varmış dolapta.
Aslında 4 gündür futbol ve şiddet hakkında bir şeyler yazmayı kuruyorum kafamda. Nereden geldim gene o konuya; kendimden. Hiçbir zaman şiddet yanlısı olmadan yaşadım. Ancak Gaziantep maçında ilk kez sahaya atlamak istedim. Yan hakeme gerçekten kinlendim. Ofsayt pozisyonunu kaçırmayı anlarım. Yanlış bayrak kaldırmayı, yanlış görüp korner vermeyi ya da vermemeyi anlarım. Ancak bu hakeme ne demeli. Antepli futbolcu sağından atıp solundan geçecek neredeyse. O kadar yakın pozisyona. Top taca çıkmadı, umreye Mekke’ye gitti. Nasıl verilmez? Sözün bittiği yer. Hakem yüzünden berabere kalmadık. Girmedi o top ondan berabere kaldık biz. İtirazım şuna; bu kadar hak yenmez! İnsanların adalet duygusu bu kadar örselenmez. Taraftar olarak tribünde maçı ancak “izleyebilirsin” ve o hakem bütün sezon hemen hemen aynı derecede berbat yönetim göstererek halen o sahaya çıkıyorsa delirmekten başka elinden bir şey gelmiyor.
Futbolu yönetmesi için koltukları işgal edenler buna halen omuz veriyorsa. Halen kötü hakemlik tribündeki adamın yıllık maaşından fazlasını kazandırıyorsa delirirsin.
Hımmmm şurada biraz et vardı sotelik. Biraz yağından doğrayıp atmalı tavaya, sağlıklı yaşamı bozmayacak kadar. Et suyunu salarken dikkat, ne kadar su salarsa o kadar su konulacaktı en son.
Öğlen gelen haber bu şiddet mevzunu daha bir kamçıladı. Dedim ya tribünde taraftar olarak izliyorsun saha içinde ha bire sana, teknik adamına, futbolcuna küfreden 20 numarayı. Adam ha bire küfrediyor. İngilizce Türkçe demeden ediyor hem de. Bildiği tüm dillerde utanmadan, arlanmadan, çekinmeden, durmadan küfrediyor. Bir anda karşısında bulunca insanlar dışa vuruyorlar hislerini. Gerisini biliyorsunuz. Bunun “futbolda şiddetle” alakası şöyle aslında. Sen bu adama futbol sahasında müsamaha gösterirsen, oynatmaya devam edersen, ceza vermezsen, veremezsen o zaman insanlar kendi adaletlerini yaratır. Fenerbahçe otobüsünün kurşunlanmasının failini bulamazsan, Bursa’da elinde palalarla Beşiktaşlı avına çıkan adamları 3 gün sonra salarsan, ırkçılık gibi insanlık dışı bir suçtan hüküm giymiş birine A Milli Takım kaptanlığı verirsen, sen futbolda şiddeti falan önleyemezsin. Bu ülkede bu gibi suçlar cezasız kaldıkça, bunu sadece spor alanlarında yapılan basit olaylar olarak gördükçe bu böyle gidecek.
Et suyunu çekince soğan ve yeşilbiber doğranacak içine. Soğanlar ince, sivri biberler yarım santim olsun. Yerken biraz ağza gelsin biberler. Kuru domates konservesinden biraz doğramalı. Önce biraz sıvı yağ etin içine, o kızınca soğan biber ve kuru domates.
Bu takım bu sene şampiyonluğu kaçırdı gibi. Tam bitmedi daha ama pekte bir şey kalmadı. İlla yeneceksin cim bomu evinde. Yetmeyecek onlar bir daha takılacak. Fener bir daha takılacak. Sen üstüne düşeni yapacaksın ama. İlla yapacaksın. Anlamadığım bir maç oldu bu akşam. Hiç yüksek top alamadan 60 dakika yüksek topla oynadık. Bir tanesine vurduk oda gol oldu. Töre fiziken bitmiş. Olcay bal yapmayan arı misali. Çok yorgun takım. Hepsinin vücut dili bunu söylüyor. Sosa ve Ba her şeyi kendileri yapmaya çabalıyor. Güçsüz olduklarından başaramıyorlar. Gene de en çok Bilic’e kızgınım. Sezon başında 24 futbolcu yeter diye bu takımından gönderdikleri nedeniyle, hiç yararlanmadan emekliliğine uğurlayacağı Uğur Boral nedeniyle, takımın bu kadar performansı yerlere düşüp, bunu önceden görememesi nedeniyle kızgınım. Derdim suçlu aramak değil. Kızdım sadece. Bizim kadar istemiyorlar mı ne şampiyonluğu?
Soğan biber ölünce içine bir tane de taze domates atıp oda suyunu çekti mi, baharatlar ve tuz tavaya atılacak. Sonra saldığı kadar su. Hadi bakalım o su çekilene kadar aklımda kalanları yazayım. Dertleşelim kartal kardeşlerle. N’olmuş be kötü gitti işte. Sevinmek için sevmedik ki biz. Gün ola harman ola demişler. Beklemekten ve umut etmekten başka bir şey gelmiyor elden.
Maçın stresinden yemek bu saate kaldı. Menü güzel oldu ama bu saatte bu iş açıkçası ağır oldu.
İçimizden Biri / Beşiktaş arena