Sosyal medyada rastladığım eski bir video vardı geçen hafta Metin Tekin namağlup şampiyonluğun geleceği maç öncesi Ali Gültiken’le birlikte. Sanrım o maç ikisi de yedek. Coşku var sesinde, mutluluk var. Tarihe mal olan bir kadronun, tarihe bir sayfa daha eklemesinin gururu var yüzlerinde. Şöyle söylüyor Sarı Fırtına; Beşiktaş’ı tutun, Beşiktaş’ta oynayın, yeter ki Beşiktaşlı olun çok keyifli bir şey.
Son günlerde bugün oynayan kadronun kıyaslandığı yıllarda tüm camiamız bir aradaydı. Bir arada tutan çimento mu denir, omurga mı denir artık nasıl tanımlarsanız bir Başkan var. Süleyman Seba hiç de kolay gelmemiş Başkanlığa. Yine bugün görevde yönetim gibi yokluğa giderken elini taşın altına sokup kişiliğinden kaynaklanan bir güvenilirlikle kulübe kaynaklar yaratıp, özellikle futbol takıma getirdiği teknik direktör ve sporcularda ısrar ederek eşine az rastlanır bir başarı yakaladı. Miş le başlayıp dı ile bitiriyorum, ne mutlu bana ki o yıllara yetiştim.
O yıllarda iletişim olanakları bugün kadar fazla değildi. Taraftar da kendini ifade etmek için tribüne gelirdi. Geldiler de. İstifaya da davet ettiler merhum Onursal Başkan’ı. Sonrasını bir çoğumuz zaten biliyor. 101. Yılda yine tribünlerde küfredilen bir şampiyon Başkan, sonrasında seçim. Seçimle gelen Başkanın da kendini camiaya kabul ettirmek için 100. Yıl şampiyonluğunda ağlarken çekilmiş görüntülerini kulüp televizyonunda döndürülüp durması. Bana göre saçmalığın daniskası.
Yıllar geçti ve kulübü har vurup harman savuran bu insanlar gitti. Kalan enkazı kabullenen, ışık görünmezken bir ihtimal daha var diyen bir Başkan ve yönetim(ler) gördük.
Ancak bu kez daha omurgasız bir saldırı var.
Artık taraftar sesini çıkarmak için tribüne gelmek zorunda da değil. Elinizde bulunan telefonla bir uygulama açıp istediğinizi söyleyebiliyorsunuz. Üstelik bunu kongre üyesi olsanız da yapabilirsiniz.
Tamamen kişisel fikrim şudur; bu stat inşaatından pay alamayan insanlar şu an Beşiktaş’a ve Başkanına saldırmaktalar. Bunu yaparken de bunu Beşiktaş’ı yerle bir etme pahasına yapıyorlar. Beşiktaş’ın yetkili kurullarını yok sayarak yapıyorlar. Bunların bir kısmı kongre üyesi. Kongreye geleni de var konuşanı da var, hiç gelmeyen konuşmayanı da var. Kendi olmadığı yönetimi mutlak kötü gören, mutlak hatalı gören bir zihniyete sahipler.
Her şeyi Beşiktaş menfaati için yaptıklarını ve stadın maliyetini söylerken gerçekleri gizlemekten çekinmeyen insanlar. Hiçbir mecburiyeti yokken stada alınan hemen her malzeme için ihale yapıldığını görmezden gelerek stada pahalı demek bunun en çirkin örneği. Gelecek olağan seçime kadar stat büyük bir ihtimal tamamlanmış olacak. Mali kongrede de tüm yapılan harcamalar da bilançoya yansımış olacak. Gelir kongrede sorarsınız hesabınız. İnternet mecrası Beşiktaş’ın yetkili kurulu değildir.
300 küsur icra dosyası olan, göreve geldiği ay 20 milyon ödemesi bulup kasasında para olmayan bir kulübe stat yapan Başkan’ı başka yerde tahta oturturlar. Kendi rızasıyla Başkanlık süresini kısıtlayan ve bunu yaparken “iktidar hırsıyla belki ileride bu kuralı getiremem” diyen bir Başkan’ı bir daha bırakmazlar. Sizi biz seçtik biz istemeden gidemezsiniz diyerek diktatörlüğe bambaşka bir boyut katarlar. (Tabi bunu yapalım demiyorum)
Beşiktaş’ın ve Beşiktaşlının ihtiyacı olan bir arada durabilmektir. Muhalif olmak başka bir durumdur. Beşiktaş’ta muhalefet değil başarıya giden yolda farklı fikirler olabilir en fazla. Yolda siyah beyaz formalı birini görsek gidip selamlaşmak istemiyor muyuz? Tribünde (bir menfaat girmemişse işin içine) herkes omuz omuza değil mi? Sergen Tümer gole giderken tüm tribün peşlerinden koşmadık mı?
Bizim kişisel çıkarlarını Beşiktaş’ın önüne koyan insanlarla değil hiçbir menfaati olmadan Beşiktaş’a, armaya hayatlarını adamış hayatların keyfini yaşamak lazım. Yazının başında alıntıladığım Sarı Fırtınanın dediği gibi Beşiktaş’ı tutun, Beşiktaş’ta oynayın, Beşiktaş Kongre üyesi olun, Beşiktaş Başkanlığına aday olun, yeter ki Beşiktaşlı olun. Çok keyifli çok güzel bir şey. Bu keyfi ne kadar büyütürsek gelecek nesillerde Beşiktaş taraftarı artacaktır. Çünkü küçük çocuklar takım başarılı oldu diye değil şampiyon olunduğunda yaşanan eğlenceden, coşkudan dolayı taraftar olurlar. Beşiktaş yıllardır şampiyon olamıyorken halen Beşiktaşlı çocukların olmasının nedeni Çarşı’nın tribünde ve sosyal hayatta yarattığı eğlenceli dildir.
Beşiktaş’ı dışarıda kötü göstermek sadece Beşiktaş’a zarar verecektir. Tribünde değil sosyal medyada taraftarlık yapmaya çalışmak bize bir şey katmaz. Kendi yakanızdan aşağıya çekiyorsunuz kendinizi. Beşiktaş olmasa kim takip edecek sizi sosyal medyada.
29 Ekim Cumhuriyet Bayramınızı kutluyorum.
Önümüzde zor bir Kasımpaşa maçı var. Hepinizi tribüne bekliyorum. Gelin bu güzelliği bu coşkuyu birlikte çoğaltalım.