Evrim sürecinde ismini hatırlayamadığım bir kuş türünün dişileri, uzun kuyruklu erkek kuşları daha çekici bulmaya başladığında, doğal olarak uzun kuyruklu erkeklerin soyu baskın olmaya başladı. Ancak fazla uzun kuyruklu olmak dişiler açısından avantajken, avlanmak ve uçmak için handikap yaratmaktaydı. Doğal olarak en sonunda renkli uçmak ve beğenilmek için ideal bir kuyruk mutasyonu soyunu devam ettirmeye başardı. Diğerleri evrim sahnesinden düştü.
Bugün ülkemizde futbol konusunda da aslında olan bu. On yıllarca kasabalara köylere 3 5 gün sonra ulaşan gazetelerin hepsi İstanbul’da yayımlandığından, İstanbul’un kulüpleri, kent takımlarından daha popüler oldu. Örneğin Kayseri’nin bir kasabasındaysanız, Kayserispor’dan daha fazla 3 büyükleri okumuşsunuzdur. Onların futbolcularını tanımışsınızdır. Metin Oktay’ın İzmir sporlu olduğunu pek az bilinmesi gibi.
Çağ değişip iletişim gelişirken pek tabi ki kent takımlarının daha fazla bilinirliği var. Ancak seyirci sayıları halen çok az. Kayseri örneği vermişken, kupa mücadelesini 1 TL’ye izlemeye gitmediler. Kayseri stadını bilirim, öyle ulaşımı sıkıntılı bir yerde de değildir.
Her ne kadar kent takımları gelişmeye başlasa da çağın dinamiklerine, endüstriyel futbola en yakın takımlar hala 3 büyükler. Ve tamda başta anlattığım doğal seçilimle paralel bir noktaya doğru gitmekteler. İdeal yapılarını oturtamazlarsa, devam etmeleri mümkün görünmüyor. En azından bu seviyede.
2004 yılından itibaren kendini ne olursa olsun taraftarına sevdirmek zorunda hisseden bir yönetim anlayışı, git gide daha pahalı, daha sansasyonel ve daha verimsiz transferlere para savururken aslında sadece geleceğini harcamıyordu. Taraftarında her sezon başı heyecandan delirttiği futbolcular, sezon ilerledikçe saç baş yoldurduğundan taraftarının sağlığından ediyordu.
Çok uzağa bakmasına gerek yoktu aslında o dönemki yönetimin; ne diyordu tribünde taraftar. “Sevinmek için sevmedik biz seni”!
Beşiktaş’ta 2012 yılında kaderin büyük bir cilvesiyle yerini kaybeden bu düşünce yapısı, hemen ezeli rakibine yerleşti. Kısa vadede başarılar gelse de bugün durum hiç iç açıcı durmuyor Galatasaray açısından.
Rekabetin Anadolu yakasında ise şaşırtıcı bir durum var. Aslında başarılı yöneticiler ve teknik direktörler dönem dönem olsa da, Başkan tarafından sürekli kulüpten dışlanıyorlar. Aynı son 10 yılın tartışmasız en yetenekli ve en fazla katkı sağlayan oyuncusu gibi.
Bu satırları yazmaya başlarken henüz Liverpool rövanşı oynanmamıştı. Skor ne olursa olsun bundan sonra yazacaklarımı değiştirmeyecek.
2012 yılında Beşiktaş yönetiminin devraldığı mali anlamda bitik bir bilançoyu ev ekonomisinden anlatmak gerekirse, eve çok elektrik faturası geliyordu, aldığın maaş bunu karşılamıyordu ve ödenmemiş faturalar vardı.
Önce evde fazla büyük ve olmasa da olur denilen makineleri elden çıkarttı yönetim. Durdukları yerde borcu arttıracaklarına pencereden aşağıya atmak daha mantıklıydı. Düşeni tamir edip kullanan olursa da kullansındı. Porto kullanıyor işte. Birkaç tanesinin de bakımlarını yapıp yola devam ettiler. Ancak en önemli iş atılanların yerine alınan makinelerde.
Tamam, atılanlar kadar büyük işler yapmasalar da iş görürlerdi. Birde yerli malı yurdun malıydılar. (Teşbihte hata olmaz) En güzel yanları ise hepsi umut vaat eden gençlerdi. Aynı maaşlara oynayabilecek deneyimli futbolcular bulunamaz mıydı? Bulunurdu. Ancak onlar gelecekte sizinle olmazlardı. Harcanan paralarda havaya giderdi, yine! Bu hataya düşülmedi.
Sezona eskilerden kalan son ve en hantal parçayı değiştirerek başladık. (Yazmazsam çatlardım) Ödenmemiş fatura yoktu. Artık biraz daha yetenekli adamlar alınabilirdi. Ancak hala uymak gereken bir maaşı geçmemek kuralı duruyor önümüzde.
Baştaki kuş hikâyesinde anlatmaya çalıştığım gibi, Beşiktaş hem başarılı olabilecek, hem de maddi anlamda yarınlarını karartmayacak bir kadroyla tüm kulvarlarda yarışıyor.
İdeal olanı bulmak zaman alacaktır elbette. Aynı doğada olduğu gibi. Bu bir evrim süreci. Bir futbol takımının evrimi. Kısa sürmeyecektir.
Liverpool rövanşı için umutluyum. Gelecek için daha umutluyum.
Yarın yüzümüzü güldür Beşiktaş.
Beşiktaş Arena / İçimizden Biri