Beşiktaşlılık güzel şey. O ruhu hissetmek gerçekten farklılık. Sevilmek için sevmedik biz seni demeye hakkı vardır taraftarın, çünkü küme düşme tehlikesi yaşadığında 40 000 kişi izlemiştir maçları. Takımı kötü giderken futbolcusunu yuhalatmamıştır yanındaki yeni yetmeye. Büfenin önünde, tuvalette senden büyük biri varsa önceliği ona verirsin gücenmeden.
Biraz tutkulu bir taraftarsan semti tanırsın. Kulübün tarihine ilgin olur. Kurucuları, neden “kara kartallar” dendiğini öğrenirsin. Vedat’ı, Sanlı Kaptan’ı tanırsın. Baba Recep, Baba Hakkı, Süleyman Abi’yi zaten ezberlemişsindir.
Halin vaktin varsa da kulübe üye olursun. Sonra 25 yılın dolunca da Divan Üyesi olursun. Bunlar büyük onurlar. Herkese nasip olmaz.
Fakat şimdi bir Divan Başkanımız var düşman başına.
Hiç aklımdan geçmezdi ki Divan Başkanı’na böyle diyeyim. Yıllardır kulübün içinde olan, eski yönetici; bir önceki Başkan TFF Başkanı olduğunda Başkanlık yapmış biri için bunları söylemek haddimiz mi?
Kulübün Başkanı kürsüden ısrarla söylüyor; burası hesap verme yeri değil. Burası Beşiktaş’ın büyükleriyle toplanma fikir alıp verme yeri. Bir hesap sorma edası.
Bu hesap sorma sevdası o kadar ilerlemiş ki borcun tutarına itiraz ediyorlar.
Mesnetsiz bir sav. Neden mi mesnetsiz? Nereden mi biliyorum? Çünkü Beşiktaş, hisseleri halka açık, borsada işlem gören, kendi kurulları, devletin yetkili kurumları ve bağımsız kuruluşlarca denetlenen bir şirkettir. Rakamları yanlış yazabilirsiniz, bilgi eksikliğinden hatalar yapılır, ancak ne olursa olsun o borç 2 katından fazla hatayla hesaplanmaz.
Denetleme Kurulu Başkanı Feyyaz Beyin açıklamaları durumu bence çok vahim bir hale getiriyor. Bir kere bu kadar kaliteli bir şahsın o kurulun başında olmasından son derece mutlu oldum. İyi yapabileceği tüm görevlere getirilmelidir kulüpte.
Bir önceki Divan Toplantısında beyan edilemeyen mali tablodan dolayı denetleme kuruluna saldırmak neyin nesidir? Denetleme kurulu zaten gerekli tespitleri yapmış. Eleştirilecek olan yönetimdir.
İşte bu bize başka bir fikir veriyor. “Derin Beşiktaş”. Muhalifler falan değil. “Derin”. Yönetimi eleştirmek yetmiyor onlara. Yönetimden yana gördüklerini de eleştiriyorlar. Başkan konuşurken kürsüye sataşırken kullanılan “Statla hava atma” sözü durumun özeti. Bırak Beşiktaş Başkanını, o statla tüm Türkiye dünyaya havasını atacak!
Feyyaz Bey kürsüden inerken “Beşiktaş’ta iki şey eksik” dedi. Sevgi ve birliktelik. Bunu sağlayamazsak işimiz çok zor. Katılmamak elde değil.
Divanda ortaya çıkan görüntü bence şöyle okunmalı Beşiktaş’ın küçük kalmasından mutlu olan eskiler kozlarını oynadı. Geçen toplantıda ortaya atılan “yalan” üzerine oynanmak istenen oyun tutmadı.
Birde bence bu ayak oyunlarından daha vahim bir durum var. Beşiktaş’a en az 25 yıldır üye ya da geçmişte yöneticilik yapmış insanlardan oluşan bu Divana Başkanlık etmek bu kadar vasıfsız birine yakışıyor mu?
Yalçın Karadeniz’in “Süleyman Seba bana başkan ol” dedi beyanını hatırlıyoruz. Yalan çıktı. Başkanlık yaptığı divana yalan söylemesi, yönetimi yıpratmak adına bu kadar alçalması nasıl kabul edilebilir? Sanırım kendisine Beşiktaş Divan Başkanlığı sıfatı yetmiyor. Ancak talip olduğu Beşiktaş Başkanlığı hiç yakışmaz. Kaldı ki eğer işletme bilgisi bu kadarsa aday olup yeniden rezil olmasın.
Beşiktaş yararına düşünüp, Beşiktaş’ın yararını düşünüp yapılacak eleştiriler ve tavsiyeler olmalıdır. Ancak bu tip ayak oyunları geride kaldı. Böyle kongre oyunları, böyle yalanla dolanla insanları kandırma çabaları hukuk kökenli insanlara yakışmıyor. Böyle insanlarda ne Beşiktaş’a yakışıyor ne de Beşiktaş Divan Kurulu Başkanlığına. Tez zamanda istifası beni mutlu edecektir.
Not: Bu yazıyı evrim sürecinde nereye koyabiliriz? Dinozorlar çağının sonuna denk gelebilir.
İçimizden Biri / Beşiktaş Arena